top of page

YILBAŞI AĞACI SÜSLEMEK

Güncelleme tarihi: 18 Ara 2023

Yıldız Teknik Üniversitesi girişinde öğrencilerin süslediği Çam Ağacı’nın süsleri başka bir grup öğrenci tarafından sökülmüş. Cahil ve bağnaz bir zihniyet tarafından desteklenen siyasal amaçla yapılmış; özgürlüğe, eğlenceye karşı bir eylem...


Sosyal medyada da troller hemen harekete geçmiş; Süsleyenler ''batı aşığı'' öğrencilermiş. Gerekçe ?…Yılbaşı ağacı süslemek gavur-hıristiyan adeti imiş…


Bakalım öyle mi?…

Türklerin çok eski çağlardan beri Akçam ya da Uluğ Kayın ağacını süslemesi, tören sırasında ağacın altına hediyeler konması ve ağaca renkli bez parçaları-çaputlar bağlanarak yeni yıl için dileklerde bulunulması, Batı'nın ve Avrupalıların “Noel Ağacı” geleneğinde bir Türk etkisi olduğunu kanıtlar.Günümüzde de bazı köylerimizde “Dilek Ağacı” adeti devam etmektedir.








Yukarıdaki Sümer ve onlardan etkilenen Kassi Kültürü mühürlerinde yaklaşık 6000 yıl öncesinin kozmoloji düşüncesi ve mitolojik figürleri kendini gösterir. Bu figürler ve inanç sistemi Sümerlere Proto-Türk kam (şaman-pagan) kültüründen geçmiştir. Resimde Tanrı Enki ''Hayat Ağacı'' ve aynı zamanda ''Hayat/Can Suyu'' şeklinde olup sular ve kökler her yana uzanmaktadır; bu da Sümerlerin yaşamın sulardan başladığı düşüncesi ile ilgilidir. Üst tarafta ''Çift Başlı Kartal'' bulunmakta olup Kutup Yıldızı'na giden kozmik yolu gösterir. İki yanda bulunan ''Dağ Keçileri'' ve ''+'' simgeleri Tanrısallığı ifade eder. Ayrıca vücutlarının üstü insan alt gövdeleri balık olan mitolojik figürler ve baklava şekilli tamga-semboller yaradılışı ifade etmekte olup binlerce yıldan bu yana süregelen kozmolojik inanışların betimlemelerini oluşturur.


Yeni yıl ve mevsim döngüsü kutlamaları ve ağaç süsleme Türklerden Sümerlere, oradan da Urallar, Kuzey Karadeniz ve Anadolu üzerinden Avrupa toplumlarına geçmiştir.

Sibirya-Orta Asya-Mezopotamya-Anadolu eski Türk kültür ve mitlerinde Ağaç üç kozmik bölgeyi (Tanrısal bölge, Yeryüzü ve Yeraltı) birbirine bağlar. Tanrı ve insanlar arasında iletişimi sağlar. Türk mitolojisinde Çam Ağacı'nın en tepesinde "Kutup Yıldızı" olduğu varsayılır. Kutup Yıldızı Tanrı'nın kapısıdır. Kamlar (Şamanlar) Kutup Yıldızı'na kadar yolculuk yapabilir. Bu yolculuklarını ise göksel binekleri olan "GEYİKLER" ile gerçekleştirirler. Özellikle Sibirya Türk Halklarının yaşam ve kültürlerinde ''Geyik'' çok önemli bir yer tutar, kutsaldır.


Kutsallığı olan özel günlerde ağaçların süslenmesi ve dileklerin dilenmesi gibi ritüeller, eski Türk Kozmoloji düşüncesi ile alakalıdır. Hıdrellez, Nevruz vb. gibi kültürde "Yeni Yıl" olan, yani mevsim döngüleri ile bağlantılı günlerde ağaçlar süslenir. Bunlar Türklere ait çok önemli ''Kültür Kodları'' olup kolektif bilinçaltında devam eder.

Ayrıca bu ritüeller, İskitler ve Hunların Kuzey Karadeniz üzerinden Avrupa’ya geçişlerinden sonra da Türklerden Hıristiyanlara geçmiş ve Hz. İsa’nın doğumu ile ilişkilendirilerek adına “Noel” denmiştir. Aslında doğan, en uzun geceye galip gelen ‘’Güneş’’ tir. Noel’in kökeninde Türk Kültürü’nün ‘’Çam Bayramı’’ geleneği vardır.


Batı toplumlarının henüz cehalet içinde bir inanç sistemine sahip olduğu, doğu toplumlarının ise ateşe ve putlara taptığı dönemlerde, Türk insanı “Yer – Su” inancına, ak sakallı bilge ve yardımsever kişi “Ülgen”e ve kış mevsiminin atası “Ayaz Ata” ya inanmıştır. “Ayaz Ata” ve benzeri olan “Noel Baba” nın giydiği kıyafetler kadim Türk insanının giydiği kıyafetlerdir. Kutlama sırasında atalarımız Akçam Ağacı’nın etrafında “İnderbay” denilen dairesel bir oyun oynarlardı. O gün tüm kötülükler, dargınlıklar unutulur herkes birbirine çok iyi davranırdı. Günümüzde tamamen batı kültüründen kopya ettiğimizi sandığımız yılbaşı kutlamalarının kökeninde kendi öz kültürümüz olduğunu ne yazık ki pek az Türk biliyor. İşin ilginç ve garip tarafı, bu kutlamalara kızanlar ve eleştirenler oluyor ‘’gavur adeti’’ falan diye...???; bu da bana sevgili babamın-atamın ‘’Bilmemek değil öğrenmemek ayıp’’ deyişini hatırlatıyor.

Türkler ilk olarak bu gün dönüşüne ''Yangı Kün'' yani ''Yeni Gün'' demişler.

Daha sonraki dönemlerde Güneş’e ‘’Nar’’ demişler, ‘’Dugan’’ da ‘’Doğan’’; yani Nardugan ‘’Güneşin Doğuşu’’.


Nardugan Bayramı yani Çam Bayramı; 21 Aralık gününü 22 Aralık gecesine bağlayan zaman diliminde en uzun karanlık-gece yaşanır ve biter; artık Güneş, Gün, Kün yeniden geceye galip gelmeye başlamıştır.


Hıristiyanlıkta ‘’Noel’’ olarak kutlanan bu bayram tamamen eski Türk kültür geleneğinden esinlenerek uyarlanmış ve gelenek haline getirilmiş; Hz. İsa’nın doğumunu ‘’Güneş’’in doğumu ile ilişkilendirerek 3 gün sonra (25 Aralık’ta) kutlamayı tercih etmişler.


Bu bayram için “Peynirçiçeği Gündoğan Gönüllüleri Derneği” ve “Bodrum Belediyesi” tarafından ortaklaşa, “Nardugan Kültür Etkinlikleri” adı altında 20 – 21 Aralık tarihlerinde bir kutlama yapılmakta. Batı toplumlarının Türk kültür kökenli inançları kullanarak yaptığı ve kendi içinde de tutarsızlıklar içeren yılbaşı kutlamaları yerine “Ulusal Yılbaşı” kutlamaları yaygınlaştırılmalı; bu

kutlamaların kökenleri Türk tarih ve mitolojisinde aranmalı. 


Bu konuda Doç. Dr. Pervin ERGUN, bir makalesinde bizlere bilimin işaret ettiği yolu gösteriyor:


“Küresel kültürün mozaik taşlarına dönüşmemek için onurlu ülkelerin direnç modelleri incelenerek çözüm önerileri geliştirmek gerekmektedir. Karşı konulamayan bu kültürel akış içerisinde ulusal kahraman ve figürleri desteklemeye ihtiyaç vardır. Nitekim Almanya, Çin vb. ülkelerde yerel mitolojik halk kahramanları yılbaşı kutlamaları için kullanılmaktadır. Dünyanın en eski, en köklü ve

karakteristik kültür kalıplarına sahip Türk ulusunun, küresel sermayenin baskısına direnecek kültürel zenginliği ve kahramanları vardır. Türk ulusunun ayakta kalışının ve yükselişinin kendi kültürüne sahip çıkmak, bağımsız olmak, üretim yapmak ve dünya pazarında rekabet yapabilmekle mümkün olduğunun hatırdan çıkarılmaması gerekmektedir.”


‘’Bilinmelidir ki; Noel gibi Türklere ait birçok ritüel ve kült, binlerce yıl boyunca nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşmış ve pek çok Asya, Avrupa, Amerika halklarının kültür ve inançlarını etkilemiştir.''


Ağaçlarınıza sahip çıkın ve dilediğiniz gibi süsleyin...:)



Kaynaklar


Muazzez İlmiye Çığ, “Yılbaşının kökeni Nardugan bayramı”, Milliyet gazetesi, 21.12.2019

Küresel Dünyanın Tüketim Mitleri Fakelore’un Başarısı: Yılbaşı mı Kutluyoruz Noel mi?, Doç. Dr. Pervin ERGUN





126 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page