top of page

UYGURLAR'DA FUXİ ve NÜVA - GÖNYE ve PERGEL

Güncelleme tarihi: 9 Mar

İpek Yolu’nun Yaratıcı Tanrıları Fuxi ve Nüva



Uygur yaratılış mitolojisindeki Fuxi ve Nüva. Doğu Türkistan, Turfan Astana kurganlarında bulunmuş Uygur Türklerine ait bir mezar örtüsü. 7.yy. günümüzden 1300 yıl önce…


Uygur inanç sisteminde, insan bedenli birbirine dolanmış yılan-ejder figürü. Bu ikili doğu mantık ve düşünce sistemine göre "eril" ve "dişil" zıtlıklar ilkesini ifade ediyor. ''Zıtlar birbirini gösterir ya da yaratır'' düşüncesi ile bağlantılı bir "evren" ve "yaratılış" ikonografisi (simge bilimi). Bu düşünce tarzı Uygurlarda kendini göstermiş, sanat eserleri ve mitlerine yansımış.


Kadın (Dişil) ilkenin elinde “Pergel”, erkek (Eril) ilkenin elinde ise “Gönye” bulunuyor. Pergel ile çizilen daire, gökyüzünü ve onun dairevi şeklini yani Gök kültünü; Gönye ile çizilen kare ise, yeryüzü ve onun dört yönünü sembolize ediyor, yani Yer kültü ile ilişkili; Tanrısal gücün evreni yaratırken kullandığı gereçleri gösteriyor.


Resmin arka planınında Güneş-Ay'ı (Kün-Ay), galaksimizdeki takım yıldızları ve kepçe şeklindeki Büyük Ayı (Big Dipper) takım yıldızını betimleyen çizimler bulunmakta.


Büyük Ayı, Kutup Yıldızı ve Oz Tamgası

Saymalıtaş, Kırgızistan; Tunç Çağı petroglifleri - Oz Tamgası (MÖ 3000)

''Oz tamgası'' ya da "Çarkıfelek" eski Türk evren anlayışında mevsimleri oluşturduğu düşünülen Büyükayı Takımyıldızı'nı ifade eder. Büyük Ayı Takımyıldızı'nın, 2 ya da 4 atın çektiği arabasıyla, Güneş ve Ay'ı taşıdığı, gece-gündüzü ve mevsimleri oluşturduğu düşünülür. Çark ya da Çerkıfelek sembolü, evrenin (galaksinin), Kutup Yıldızı etrafındaki dönüşünü ve döngüyü anlatır. Kadim kültür sembollerimizden biri olan bu tamganın yakın tarihte Batı tarafından amacından saptırılarak kullanılması bizleri de bu sembole yabancılaştırmıştır.




Ulusal Kore Müzesi yetkilisi anlatıyor; Müzenin Dünya Sanat Galerisi, Orta Asya bölümünde sergilenen Fuxi ve Nüva resmli dokuma-örtü 7. Yüzyılda yani yaklaşık 1300 yıl önce yapılmış.


Doğu Türkistan Uygur-Şincan özerk bölgesinde bulunan Astana kurganlarındaki gömülerden birinde keşfedilmiş. Resim Eski Uygur – Çin mitolojisindeki evreni ve insanlığı yarattığına inanılan iki tanrısal figure ait; Fuxi ve Nüva.


Resimde görüldüğü gibi kolları omuzları üzerinden birbirine dolanmış, sanki iki tanrısal figür aynı giysi içinde gibi; dahası alt vücutları insan görünümünde olmayıp birbirine dolanmış yılanlar şeklinde.


Ayrıca iki tanrısal figürü çevreleyen Güneş, Ay, takım yıldızlar, Büyük Ayı Takım Yıldızı yani Big Dipper (Büyük Kepçe) betimlenmiş. Bir anlamda Gök (Tengri), Kün (Güneş) ve Ay kültleri anlatılmış. Sanki iki tanrısal figür evrenin orta yerinde duruyor.


Tanrısal güç ya da enerjinin "Evrenin Yüce-Ulu Mimarı" olduğu bu şekilde anlatılıyor. Tanrı tüm zıtlıkların toplamı olup ‘’Erdişi’’ ya da ‘’Hermafrodit Tanrı’’ düşüncesi İslam’da da , "Rahman ve Rahim" kelimeleri ile ifade ediliyor.


Gönye, resmin sağındaki Fuxi (erkek), Pergel ve boya kabı ise soldaki Nüva (kadın) tarafından evrenin yaratılışında kullanılan aletler olarak ellerinde gözüküyor.


Resim teması Çin yaratılış miti olarak bilinmesine rağmen, yakından incelendiğinde Orta Asya Türk sanatının ayırt edici özelliklerini içermekte.


İlk olarak figürlerin boyun, el ve gözlerine baktığınızda, resime derinlik katan kırmızı gölgelendirmeler göreceksiniz; bu da Orta Asya resim sanatında sıklıkla kullanılan tekniklerden biri ki bu resim tekniğine Uygur Şincan özerk bölgesindeki Kuça (Kucha), Kızıl mağaralarında bulunan Budist duvar resimlerinde de rastlamak mümkün. Uygurlar Asya'da Budizm'in yayılmasına öncülük etmişler.


Resimdeki figürlerin giysileri ise dar elbise kolu ve yuvarlak yaka gibi özellikleri ile Orta Asya giyim şekline örnek oluşturuyor.


Dahası, Güneş ve Ay ışıldayan çizgi ya da oklarla bezenmiş ve beyaz birer inci daire içine alınmış ki bu da Orta Asya resim sanatı özelliği içeriyor.


Yalnızca siyah, kırmızı ve beyaz renk kullanımı ve yıldızları temsil eden inci şekilli daireler kurgandaki kaselerin üzerinde ölü ile birlikte gömülü olarak bulunmuş.


Peki bu resim nerede ve hangi amaç için kullanılmış ?


İpucu, kenarlardaki küçük deliklerde yatıyor…Büyük olasılıkla bunlar resmi, ölünün yüzünün dönük olduğu mezar duvarına asmak için kullanılan çivi delikleri. Böylelikle Fuxi ve Nüva ölmüş kimse için mezarın içinde tinsel bir uzay oluşturuyor.


Sonuç olarak; Fuxi ve Nüva resmi yılan vücutları birbirine dolanmış iki yaratıcı tanrısal güç tarafından evrenin yaratılma eylemini temsil etmekte. Yılan ise Büyük Coğrafya (Avrasya) kültüründe ölümsüzlük ve süreklilik sembolü.


Bu resim aracılığı ile o dönemin Uygur Turfan halkları, yenilenme döngüsü ve ölen kişinin ölüm sonrası yeniden doğuşu ile ilgili inanışlarını ve kozmoloji bilgilerini de ortaya koymuş oluyorlar.

Tasvirde birbirine dolanmış yılan alt vücutların DNA sarmalını hatırlatması ve dönemin Kadın-Erkek eşitliği kültürü de ayrıca ilgi çekici noktalar.










Barbaros Hayrettin Paşa'nın sancağı ve Ülker-Davut Yıldızı

Ülker-Davut Yıldızı

Yukarıdaki resimde bulunan diğer bir figür de Altı Uçlu Yıldız. (Barbaros'un sancağı); Ülker Takım Yıldızı’nı sembolize eder ve en eski örneklerine Sümer mühürlerinde (MÖ 3500’ler) rastlanır. Orta Asya petrogliflerinde de görülür. Moğolistan’daki Noin Ula Kurganında bulunan "Hun yazı karakterlerinde" Altı Uçlu Yıldız çizimleri vardır (MÖ 2-1. yy).


Altı Uçlu Yıldız, Ülker Takımyıldızı’nı ifade eder ki, Fransız sanat tarihçisi Germain René Michel Bazin’e (1901-1990) göre Türklerin en eski ve kadim kozmolojik figürlerinden biridir. Anadolu’ daki Türkler hala mevsim döngülerini bu yıldız gurubuna göre belirler. Arkaik bağlamı unutulsa da, 6 Mayıs’ daki Hıdrellez Ritüelleri, aslında Ülker Takımyıldızı adına yapılır. Çinliler Ülker'i Türk Alpları ile özdeşleştirir ve uzun saçlı bir ‘’Türk Savaşçı’’ olarak düşünür.


Barbaros Hayrettin Paşa’nın (1478-1546) sancağındaki’Davut Yıldızı’’ olarak bildiğimiz yıldız da Ülker Takımyıldızı’nı ifade eder. Eski denizciler, bu gruba ‘’yelken açma yıldızları’’ derler, yalnızca Ülker'in gözüktüğü dönemlerde denize açılırlar, görünmediği zamanlarda da çıkmazlarmış…




Not : Detaylı bilgi için bkz. ''Kitap'' - Moğolistan ve Doğu Türkistan bölümleri...


Kaynaklar :

58 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page