top of page

TRUVA - EYLÜL 2023 ROTASI-1


Truva'yı hedeflediğimiz seyahatimizin ilk durak noktasını uzun zamandır görmediğimiz Gemlik olarak belirledik. Çocukluk/gençlik yıllarımızdan aklımızda hoş bir sayfiye bölgesi olarak kalan Gemlik diğer birçok yer gibi kalabalıklaşmış ve sanki doğal dokusunu kaybetmiş ama birazdan bahsedeceğim hoş sürprizleri de vardı. Kahvaltımızı denize nazır hoş bir yerde etmek fikri ile Gemlik'teki alternatiflere bakmak istedik ve maalesef Google bize bu konuda pek yardımcı olamadı aslında bütün yazılanlar sadece kafa karışıklığı yaratıyordu; bunun üzerine gidip en azından görsel olarak iyi bulduğumuz bir yere girelim dedik. Baktığımız birkaç Instagram sayfası da bize pek yardımcı olamadı. Küçüklük anı ve duygularımızdan uzak sıradan bir tecrübe ile kahvaltımızı yaptık...


Bize son derece hoş gelen kısım ise kahvaltı sonrasıydı... Bir saygı duruşu ile karşılaştık ve Türk bayraklarıyla dolu bir parkta bir merasim vardı. İnsanların sadece merasim bölgesinde değil yollarda dahi saygı duruşunda olduğunu gördüğümüzde halen ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk ve biz açıkçası ilk başta bir kişi vefat etti ya da birinin anısına gibi düşündük ancak sonradan öğrendiğimiz kadarıyla bu zeytin festivalinin sonu olduğu için bir nevi bunun takdirini yapmak, önemini vurgulamak ve belki de tüm emekçileri anmak üzere bir saygı duruşuymuş. Etkilendik, birçok güzel insanın özenli takım elbiseleriyle, saygı duruşuyla bu festivali sonlandırmaları takdire şayandı.


İkinci durağımız Gönen...


Balıkesir'in Gönen İlçesi Termal sularıyla meşhur ve bizde acaba ''sağlıklı bir deneyim yaşayabileceğimiz ilk konaklamamız burası olabilir mi'' diye niyet ettik... Fakat ne yazık ki üzücü bir gerçeğimiz bu tür tesisler derbeder işletilir halde. Hijyen konusundaki tereddüdümüzden dolayı bu deneyimden vazgeçtik. Tarihi önemi olan birkaç bölgeye uğrama düşüncemizle Gönen mozaik ve açık hava müzesini bulmak için bir hayli uğraştık, hiçbir tabela yoktu ve yürüyerek bulmaya çalıştık.

Neredeyse yaklaşık 1 saatimiz bu açık mozaik müzesini bulmak için geçti ve tabelaların olmaması ve etrafta soracak insan bulamamak ta işimizi zorlaştırdı; sonra sora sora Bağdat bile bulunur diyerek aramaya devam ettik. Ancak bu kadar sormayla gerçekten Bağdat'ı bile belki daha kolay bulabilirdik. Sonunda bulabildiğimiz bu ''açık hava müzesinde'' (Kültür Bakanlığı Mozaik Müzesi diye tabela koymuşlar, ancak mozaik falan göremiyorsunuz...) ise ne yazık ki, kendi başına bırakılmış, bakımsız ve pislikler içinde bir manzarayla karşılaştık. Birçok tarihi obje, unsurların olduğu bir yerin bu kadar bakımsız ve korunmayan bir halde olması içimizi acıttı. Ve işin diğer acı tarafı da belediyenin bir biriminin tam karşısında olan bir dakikalık bir mesafede olan bir müze idi burası. Kültür Bakanlığı'mızın buraya acilen el atması gerekiyor ve tabelanın hakkını vermesi gerekiyor !!!... Tabii bu arada burada karşılaştığımız ‘ülkemizin özel insanlarını’ anmadan bu kısmı geçmek istemeyiz. Çok şeker bir hareketle bu yeri sorduğumuz kişilerden bir tanesi hemen bize 2 yeşil elma ikram etti 😃 Dünyanın birçok yerine gittik ve böyle bir ikram ve misafirperverlik görmedik. Konukseverlik bizim binlerce yıllık kültürümüzün içten ve samimi bir parçası. Ne mutlu bize ki ‘biz böyleyiz.’


Bir sonraki durağımız 'Güvercinlik Köprüsü’

Navigasyonla köprüye gittiğinizde ana yolda bir anda ''vardınız'' diyor. Sağ tarafta buğday tarlaları boyunca birtakım yollarla köprüye yürüyerek ulaşabiliyorsunuz ancak biz Dere boyunca bir ''zafer yürüyüşü'' yaparak gittik ve bunu hiç tavsiye etmem. Sonradan keşfettik ki tarlalar boyunca doğal oluşmuş yürüme yolu ile köprünün kalıntılarına ulaşabiliyorsunuz.




Anadolu Roma dönemi eseri olan ve MS. 3. yüzyılda inşa edilmiş olan Güvercinlik Köprüsü günümüzde yıkık durumda olsa da köprü ayakları yapımında kullanılan "hava bölmeli sistem" nedeniyle halen ayakta. Granikos Savaşında (MÖ 334) Pers ordusunu bozguna uğratan Makedonyalı İskender, bir rivayete göre savaş esnasında Gönen Çayı’nın kenarında dinlenmek için mola vermiş. Yıkanmak için dereye inen askerler orada dolaşırken, sazlıkların arasından duman yükseldiğini görmüşler. Buradaki sıcak suyu ısıtmak amacıyla Gönen Çayı'ndan bir kanal açtıktan sonra askerler burada uzunca bir süre kalıp banyo almışlar. Banyonun kendilerini zindeleştirdiğini ve hastalıklarını iyi ettiğini gören İskender'in ordusu bu suyun tılsımlı olduğuna inanmış…Restorasyon çalışmalarının başladığını öğrendik, gerçekten çok önemli bu değerli kültür ve tarih varlığımızın tanıtımı tarih ve gezi turizmi açısından önemli.


Priam'ın Efsane Kenti Truva - Hisarlık Tepe, Çanakkale


Birazdan tarihsel geçmişinden bahsedeceğimiz Truva Antik Şehri muhteşem bir doğa içerisinde yer almakta ve alanın içerisindeki enerji son derece huzurlu ve dingin. Sanırım bu doğasından kaynaklanmakta çünkü düşünürseniz o bölge birçok savaşa, belki de insanların çok korktukları ve acılar çektikleri dönemlere, adakların adandığı bir duygusal karmaşaya bin yıllar boyunca şahitlik etmiş dünya çapında bir üne sahip yerleşim ancak hem kendi bünyesindeki hem de çevredeki doğası nedeniyle, ayrıca muhteşem ikliminden dolayı son derece huzurlu bir ortamda buluyorsunuz kendinizi.


Truva Arkeoköy, Etnoköy ve Müze

Truva Antik Kenti ve müzesini görmeye gittiğimiz alandaki Arkeoköy ve Etnoköy kesinlikle görülmeye değer yerler. Bu köylerde yerel halkla iç içe olabileceğiniz ve aynı zamanda dekoratif figürleri gözleyebileceğiniz anlar geçirmeniz mümkün.




Poliksena ve Çiğdem, hikaye az sonra...:)

Binalar ve evler boyanmış üzerlerinde tarihsel karakterler var ve aynı zamanda Çıplakköy’ deki evler son derece güzel renkler ve figürlerle boyanmış, bir görsel şölen sunuyorlar. Truva’nın 3500 yıldır dilllerde dolaşan, içinde aşkı, cesareti, tutkuyu, intikamı, zaferi ve trajediyi destansı ölçüde barındıran bir hikâyesi var. Ama gerçekle mit kolayca ayırt edilemiyor. Hatta sadece antik kenti gezerek anlaşılabilecek bir hikâye de değil bu. Truva’yı anlamanın yolu biraz da çevresindeki topraklarda bugün ne yaşandığına bakmaktan geçiyor. “Bugün halen yaşayan bir Truva var” Truva kazıları başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın girişimleriyle Arkeoköy’e dönüşen Tevfikiye ve Etnoköy’e dönüşen Çıplak Köyü’nü gezmekte ve son Truvalıların izlerini sürmenizi öneriyoruz...


Bölge köyleri gezdikten sonra gideceğiniz Truva Müzesi bugüne kadar Türkiye'de gördüğümüz müzelerin en gelişmiş örneği. İçindeki teknolojik görsel uygulamalar gerçekten görülmeye çok değerler. 3 saatte hızlı olarak gezebildiğimiz bu müze aslında minimum 5 saat isteyen bir müze.

Tüm katları ve özellikle de bölgenin tüm manzaralarını görebileceğiniz en üst teras katını mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.


Birinci bölümün sonu...


26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page