top of page

SON 21 YIL...


Son 21 yılda yaşadıklarımızın kopyası... Özellikle Din ve Eğitim alanında yapılanların günümüz Türkiye Cumhuriyeti’ ne olan etkileri bakımından çok çarpıcı…


16 Haziran 1950 : Demokrat Parti hükümetinin ikinci önemli icraatı, Arapça ezan okunma yasağını kaldırması oldu. (Türkçe ezan yasaklanmamıştır, yalnızca ezanın Arapça da okunabileceği belirtilmiştir. Ne var ki, bu karar 1932’den beri Türkçe okunan ezanın sonu olmuştur).


5 Temmuz 1950 : Radyodan dini program yayın yasağı kaldırıldı.


28 Ağustos 1950 : Bir yazarın okul tarih kitaplarından İnönü'nün adını çıkartması tartışmalara yol açtı.


3 Aralık 1950: Arap harfleriyle tedrisat yapmak için gizli ya da aleni dershane açanlar hakkında 23 Eylül 1931 gün ve 12073 sayılı kararnamedeki yasaklama kaldırıldı ve böylece kuran kurslarına yeşil ışık yakıldı.


12 Mart 1951 : Demokrat Parti Konya İl Kongresi'nde fes, çarşaf ve Arap harflerinin serbest bırakılması istendi.


25 Mart 1951 : Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, solcu öğretmenlerin tasfiyesinin sürdüğünü açıkladı.


3 Mayıs 1951 : Demokrat Parti Meclis Grubu'nda din eğitiminin genişletilmesi istendi.


4 Mayıs 1951 : Menderes, Meclis'te yaptığı konuşmada "Halkevleri, Halkodaları faşist anlayış ve düşüncelerin ürünüdür. Bunlar sosyal yapımız içindeki tümüyle gereksiz, boş, geri ve yabancı unsurlardır" dedi. (Halkevlerinin topluma katkılarının özeti ‘’Kaynaklar’’ bölümündedir).


4 Kasım 1951 : İlkokulların ders programlarına din dersi konuldu.


21 Temmuz 1953 : Profesörlerin politika ile uğraşmalarını yasaklayan kanun kabul edildi.


27 Ocak 1954 : 6234 sayılı yasayla Köy Enstitüleri kapatıldı. (Köy Enstitülerinin yurdumuza katkısına ilişkin özet bilgi ‘’Kaynaklar’’ bölümünde sunulmuştur).


21 Haziran 1954 : Demokrat Parti kendi kadrolarını kurmak için devlette tasfiyeye yöneldi.Yeni çıkarılan bir yasayla hükümete, 60 yaşını ya da 25 hizmet yılını doldurmuş yargıç ve profesörleri emekliye ayırma yetkisi verildi.


21 Ağustos 1954 : Liseler 11 sınıfa indirildi.


19 Mayıs 1957: Kayseri'de halka yaptığı açıklamada Menderes, DP'nin iktidarda olduğu yedi yıl içinde yeni 15.000 cami inşa edildiğini ve başta Süleymaniye olmak üzere 86 caminin onarıldığını anlattı.


Mart 1958 : Demokrat Parti örgütlerinin Ramazan ayı boyunca camilerde düzenlediği mevlitlerin propaganda amacıyla devlet radyosundan naklen yayını uygulaması başlatıldı.


19 Ekim 1958: Başbakan Menderes, Said-i Nursî’nin yaşadığı Emirdağ’da Nurcular tarafından hilafet ve saltanatı temsil eden iki tuğralı, yeşil bayrak açılarak karşılandı. Menderes’in Emirdağ’ı bu ziyaretini özel bir destek işareti olarak değerlendiren Said-i Nursî, bu olaydan sonra ülke içinde gezilere başladı. (Menderes Risale-i Nurların ilk kez serbestçe basılması için 1956’da talimat vermiş ve kağıt tahsisi yapmıştı).


17 Şubat 1959'da Menderes'in başkanlığında Londra'daki Kıbrıs görüşmelerine gelen Türk delegasyonunu taşıyan uçak Londra yakınlarında bir ormana düştü.


20 Şubat 1959 : Kazadan sonra Yurda dönen Menderes boğa ve develerin dahi kesildiği görkemli törenlerle karşılandı. Uçak kazasından kurtulmuş olması nedeniyle taraftarları arasında adeta evliya mertebesinde kabul edilen Menderes Eyüp Sultan’a gitti, yanında büyük bir kalabalıkla türbede dua etti, dağıtılmak üzere resimler çektirdi.


2 Mart 1959: Menderes’in müsteşarı Ahmet Salih Korur, Eyüp Sultan Cami’sinin avlusunda büyük bir iftar yemeği verdi. Korur’un imzasıyla davetlilere gönderilen iftar çağrıları, 2 Mart 1959 değil, 2 Ramazan 1378 tarihini taşıyordu.


1960 (1960 yılının 23 Ekim günü yapılacak olan nüfus sayımı ile cumhuriyet dönemimizde okur-yazar oranının yalnızca Demokrat Parti iktidarının 1950-60 döneminde gerilediği, 1955’te % 41 iken 1960’da % 39,5 a düştüğü görülecektir).


1 Ocak 1960 : Lüks otomobiliyle bir süredir yurt gezilerini sürdürmekte olan Said-i Nursi İstanbul'a geldi.


5 Ocak 1960 : Mersin’e gitmekte olan Menderes’in önüne Tarsus’ta elinde kasap bıçağı olan Ali Bayat adlı bir şahıs çıktı ve bacaklarının arasına sıkıştırmış olduğu beş yaşındaki çocuğu göstererek “uçak kazasından kurtulduğunuz için oğlumu size kurban edeceğim” dedi, son anda engellendi.


Ocak 1960 : Said-i Nursî’nin (Sait Okur) doğu illeri valilerine yazdığı bir mektup CHP’liler tarafından ele geçirilince basında yer aldı. Said-i Kürdî mektupta şunları söylemekteydi : “ Şark bölgesinde komünistliği 60 bin Nursî sayesinde önlemekteyim. Bu 60 bin talebenin içinde bir iki ahlaksız da çıkabilir. Bunları kitlemize mal etmek doğru değildir. Bu yüzden bölgenizde Risale-i Nurlar toplattırılmamalıdır. Nasıl ki Arapça ezan okutturduk ve bu sayede Müslümanları Demokrat Parti cephesinde topladığımız malumunuzdur. Şimdi de dağıttığımız bu Risale-i Nurlarla komünizmle ve masonlukla savaşacağız. Müslüman Demokratların göstereceği yardıma güveniyorum. Bundan ötürü birkaç defa Ankara’ya gittim, Müslüman vekillerle görüştüm.. Bilhassa başvekil sayın Adnan Bey ve (Milli Eğitim Vekili) Tevfik İleri ve sayın (İçişleri Vekili) Namık Gedik’ten bu neticeyi tayin ettim….

Said-i Nursî “


16 Mayıs 1960 : Milli Eğitim Bakanlığı 19 Mayıs gösterilerini yasakladığını açıkladı.


27 Mayıs 1960... hepimizin bildiği gibi ‘’darbe’’ olmuş ve Adnan Menderes (Başbakan), Fatin Rüştü Zorlu (Dışişleri Bakanı) ve Hasan Polatkan (Maliye Bakanı) idam edilmiştir. Çok sayıda DP'li hapis cezasına çarptırılmış ve haklarında siyasi yasak getirilmiştir. Demokrasi ve çok partili siyaset ortamına geçiş süreci ve sonrasındaki dönemde (1950-1960) DP’nin özellikle yukarıda kısaca belirtilmiş olan hassas konularda sıkıntılı ve antidemokratik uygulamaları söz konusu olmuştur.


Kıssadan hisse...


DP’nin Cumhuriyet ilkeleri, demokrasi ve laikliğe aykırı faaliyetleri ne yazık ki başka bir antidemokratik darbe süreciyle bastırılmış, üstüne üstlük çok hazin ve yanlış bir karar ile gerçekleştirilen idamlar Türkiye Cumhuriyeti demokrasi sürecini derinden etkileyerek bir bakıma Mustafa Kemal Atatürk’ün de kesinlikle karşı olduğu darbe girişimlerinin önünü açmıştır.


Ülkemizin özellikle son 21 yılına baktığımızda bu iki antidemokratik ve Cumhuriyet ilkelerini uygulamaktan uzak zihniyetin etkilerini fazlasıyla yaşamış olduğumuzu ve bu iki dönemin benzerliklerini görebiliriz. Özellikle din ve tüm inanç sistemlerinin kişiye özel olduğunu ve hiçbir siyasi propaganda faaliyetine alet edilmemesi, Yasama ve Yargı’nın bağımsız kalması gerektiğini anlamamız lazım.


Dileğim odur ki yaklaşmakta olan 14 Mayıs 2023 seçimleri demokrasi ile gelenin demokrasi ile gittiği ve yerini demokratik usullere uygun olarak bir başka umut veren, laikliğe, hukuka ve Anayasa’ya saygılı bir yönetime bıraktığı kavgasız gürültüsüz bir seçim olsun…


Kaynaklar :

54 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page