SAGALASSOS - AĞLASUN
“Düşünceleriniz ne ise, hayatınız da odur. Hayatınızın gidişini değiştirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştiriniz.”
Ne güzel söylemiş Marcus yaklaşık 2000 yıl önce...Gerçekten de ne düşünüyorsak, nasıl hissediyorsak o oluruz; aslında hem kendimizin hem ülkemizin, hem de ulusumuzun kaderini yaratırız. Demokrasi, Cumhuriyet, Adalet Özgürlük düşünelim ki onlar olsun....
Marcus Aurelius'un büstü bu topraklarda, Sagalassos' da bulundu, en güzel buluntulardan biriydi.
MS 161-180 yılları arasında inşa edilmiş muhteşem bir anıt olan bu çeşme, yapımında kullanılan 7 farklı renkteki taş ve suyla buluştuğunda etkileyici ışık oyunları yaratan Afyon mermeri kullanımıyla dikkat çekiyor. Roma İmparatorluğu döneminde bir prestij nişanı olarak inşa edilen çeşme; boyutları, üzerindeki nişlerde bulunan heykelleri ve şelalesiyle gerçekten görkemli bir yapı. Yakın zamanda yapılan restorasyon çalışmaları ile tıpkı 1800 yıl önceki gibi kentin yukarı agorasını güzelleştirmeye devam ediyor...
Suyun izinde sonsuzluğun şehri.
Bin muhteşem güzel şehir.
Burdur'un Ağlasun ilçesinde yer alan muhteşem gök kent Sagalassos...
Bin muhteşem topraklar ve bu topraklara ev sahipliği yapan hazin bir aşk öyküsü..İsabella ve Antonin'in acılı öyküsü.. Doruklarda bir aşk hikayesi...
Kavuşamayan aşıkların yurdunda Hektor'un sahipsiz sevdası, Antonin'in "ölümümden sonra aşkımı anlatan bir çeşmenin akan suları olsun" diyerek yapılmasını istediği 1800 yıldır akansuyuyla yaşamaya devam eden aşkın ve tarihin tanığı o muhteşem çeşme...
Hititler’in bir kolu olan Luviler (MÖ 1700'ler) ile tarihi başlatılan ve o zamanın güvenlik kaygısı ve zengin maden yataklarına sahip olması nedeniyle 2271 metrelik Akdağ’ın zirvesinin gölgesinde, derin vadilere hakim bir konumda 1750 metre rakımda, Akdağ’ın güneye bakan dik bir yamacının taraçlandırılmasıyla kurulmuş bir mühendislik harikası ve Anadolu-Roma Dönemi mimarisinin en iyi örneklerini barındıran İmparatorların ve aşıkların şehri Sagalassos’ta nice olaylar yaşandı. Bu aşklardan biri de İsebella ve Antonin’in hikayesi...
İki kavuşamayan aşığın defin töreni sırasında İsabella’nın okunan notlarının devamında tamamı devrin bilgesi İmparator Marcus Aurelius’a ait tüm insanlığa ibretlik metinleri vardı. Burada bir bölümü paylaşılmaktadır....
"Ağaçları, kuşları, karıncaları, örümcekleri, arıları görmüyor musun?
Onların her birinin evrenin akışı içinde kendine düşen görevi yerine getirdiğini, evrensel düzene küçük de olsa katkıda bulunduğunu görmüyor musun? Sense, kendi adına, bir insan olarak yapman gereken şeyi yapmayı red mi edeceksin? Kendi doğana uygun olanı yapmak için acele etmeyecek misin?
Yeni olan hiçbir şey yok: Her şey kendini yineliyor ve hemen geçip gidiyor.
Bir zamanlar ünlü olan ne çok insan çoktan unutuluşa yenik düştü. Onlara övgüler düzen daha nicesi çoktan göçüp gittiler."...
SAGALASSOS
Toros dağlarının eteklerinde yer alan ve bir dönemin en önemli şehirleri arasında bulunan Sagalassos, günümüze kadar ulaşan buluntuları ile birlikte ülkemizin görülmeye değer antik kentlerindendir. Mutlaka görmenizi öneririm...
Tarihi MÖ 3000’li yıllara kadar uzanan ve bir dönemin en önemli ticaret kentleri arasında yer alan bu şehir, MS 7’inci yüzyılda terk edilerek sessizliğe gömüldü. 1990 sonrasında hızlanan kazı çalışmaları ile sessizlik dönemi sona eren Sagalassos Antik Kenti, şimdi de ziyaretçilerinin kendisini keşfetmesini bekliyor.
Sagalassos, küçük Asya'da belki de terk edildiği günden günümüze kadar en iyi korunagelmiş antik yerleşimlerden biri...
Sagalassos'da kimler yaşamış derseniz, burada MÖ 3000 sonlarında Batı ve Güney Anadolu'da yaşayan Luvi kabilelerinin bir kolu olan Pisidia halkından Sagalassoslular yaşamış.
Söylenceler antik kentlerin kenar süsleri gibidir. Hemen her antik kentin bir miti, geleneksel bir söylencesi vardır. Ağlasun (Burdur) ile ilgili bir başka söylence ise, Büyük İskender'le ilişkilendirilmiştir, buna göre; Büyük İskender Sagalassos Şehri' ni almak için şehre üç, dört kez saldırmış fakat kenti bir türlü alamamıştır. Fakat son saldırısını bugün yıkıntıları bulunan Hamam'ın yan tarafındaki tepeden yaparak kanlı çatışmalar sonucunda şehri ele geçirmiştir.
Bu tepenin adı daha sonra İskender Tepesi olarak kalmıştır. Büyük İskender’in bu seferini Annesi sürekli olarak izlemekte ve bilgi almaktadır. Anne bu bölgeden gelen habercilere” İskender Sagalassos’u aldı mı?” diye sorar. Onlarda “Büyük Komutanımız İskender Sagalassos’u aldı. Fakat savaş sırasında en sevdiği cesur komutanlarını kaybettiğinden ağlamaktadır” derler. Bunun üzerine annesi “Oğlum Sagalassos’u aldıysa bırakın ağlarsa ağlasın” der. Bunun üzerine İlçemizin isminin Ağlarsın-Ağlasın-Ağlasun şeklinde kaldığı söylenir.
Sagalassos, Antalya'ya 110, Isparta'ya 41 km uzaklıkta, Burdur'un Ağlasun ilçesinin 7 km kuzeydoğusunda yer alan antik bir kenttir. Antik dönemde Pisidya'nın başkenti olan bu şehrin çoğu yapısı kısmen de olsa ayakta kalabilmiştir. Bunların en iyi durumda olanlarından biri ise Tiyatro bölümüdür.
“Yükselen tepenin yamacında, bugüne dek gördüğüm veya duyduğum tiyatroların en zarifi ve en güzeli yer alır…”
Bu sözler Sagalassos’u 19. yüzyılda ziyaret eden ünlü İngiliz Arkeolog Charles Fellows’a ait. Dünyanın en yüksek rakımlı tiyatrosu olan yapı, 9.000 kişiyi ağırlayabilecek şekilde inşa edilmiş...
Bulutların arasındaki şehirde girişte konutlar, aşağıda hamam, kireç ve metal fırınları, aşağı agora (çarşı), çeşme ve odeon, daha yukarıda, kuzeye doğru ilerledikçe konutlar, sağ tarafta tiyatro, Neon kütüphanesi, Helenistik çeşme, seramik üretim merkezi, şehrin merkezinde yukarı agora, meclis binası, kilise, sol üst tarafta Kahramanlar Anıtı-Heroon, tapınak ve Cladius Kapısı bulunmakta...
Sagalassos Antik Kenti'nde ortaya çıkarılan Aslan ayağı üzerindeki güneş saati gündüz anlarını gösteriyor.
Sagalassos'ta yapılan kazılarda Kahramanlar Anıtı-Heroon önünde bulunan güneş saati. Saat MS 2'nci yüzyıldan beri insanlara zamanı gösteriyor.
Sagalassos'un ilk tespiti 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından yapılmış...
Sagalassos Antik Kenti’nde insana ait ilk izler MÖ 10.000’e kadar uzanır. Burada bilinen en eski yerleşik düzen ise MÖ 6500’e ait...
Şehir, İmparator Hadrian (MS 2'nci yüzyıl) döneminde ekonomik siyasi ve sosyal anlamda en iyi dönemini yaşamış... Sagalassos 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı. Kazılarda ortaya çıkan 5.5 metre civarında boyu olabileceği tahmin edilen İmparator Marcus Aurelius ve İmparator Hadrian’a ait heykeller ile çıkarılan diğer eserler Burdur Müzesi'nde sergileniyor...
Hadrian Çeşmesi
Sagalassos’u Pisidia’nın başkenti ilan ederek kentin gelişmesine büyük katkıda bulunan Roma İmparatoru Hadrian'ı onurlandırmak adına yaptırılan bu çeşmenin kalıntıları da kentin görülmeye değer yapıları arasında yer alıyor. Günümüzde yalnızca belirli bir bölümü ayakta kalabilmiş olsa da kentin sütunlu caddesinin bitiminde yer alan iki katlı ihtişamlı çeşme, Antik Çağ’da olduğu gibi günümüzde de etkileyici bir anıt...
Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden birisi olan Sagalassos Antik Kenti; dağ eteklerine, denizden 1450-1700 m yükseklik arasına kurulmuş...İnsanların bu dik yamaçlara yerleşmesinin sebeplerinden birisi güvenlik kaygısı, bir diğeri ise su...
6. ve 7. yüzyıllarda meydana gelen üç olay, Sagalassos’un giderek zayıf düşmesine neden olur. Her iki yüzyılın başında birer deprem yaşanır. MS 541-542’de ise kenti veba salgını sarar. Bundan sonra kentte yaşam 13. yüzyıla kadar tarıma dayalı olarak devam eder. 13. yüzyıla gelindiğinde Sagalassos’ta İskender Tepesi’ndeki son kale de Selçuklular tarafından yıkılır. Bunun yerine Selçuklu Türklerinin ovadaki yerleşim yeri Ağlasun gelişir.
Sagalassos’un 13. yüzyılda terk edilmesinin ardından, kentin harabeleri 1706 yılına kadar keşfedilmeden kalır. 20. yüzyıla gelindiğinde arkeologların yalnızca belirli yönlerini incelediği kente, 1990 yılında kazı yapma ve araştırma yürütme izni verilir.
Neon Kütüphanesi, Helenistik Çeşme, Heroon ve Antoninler Çeşmesi, Aşağı ve Yukarı Agoralar, Roma Hamamı, Apollon Klarios ve Antonian Pius Tapınakları, Sütunlu Cadde, Macellum, Kent Villası ve tiyatro ayakta olan yapılar...
“Bir Zamanlar Toroslar ’da Sagalassos Sergisi”, 27 Kasım 2019’da açıldı. Sergide yer alan Halk (People) panosunda yazılanlar günümüze ışık tutacak bilgiler içeriyor. “Sagalassos antik Pisidia bölgesinde kurulmuş ve gelişmiştir. Antik bölgelerin sınırlarının belirlenmesi her ne kadar güç olsa da Pisidia’nın günümüz Burdur, Isparta ve Antalya il sınırlarının bazı kısımlarını kapsadığı söylenebilir. Pisidialılar’ın adına ilk olarak Anadolu-İyon tarihçilerin hayatlarında rastlanmaktadır. Halkın kökeni, dilsel ve etnik açıdan bir Hatti-Hitit halkı olan Luvilerin etkisinde olan Geç Tunç Çağı Anadolu halkı Lukka’lılara bağlanır.’’
‘’Aynı şekilde, bölge halkının kimliği, günümüzde olduğu gibi, Romalı ya da Bizanslı şeklinde tek bir etikete de indirgenemez. Her birey, mekân, cinsiyet, zaman, dil, kültür, etnisite, yaş, gelenekler, inançlar gibi öğeler açısından diğerlerinden farklı özellikler sunan bir karışımdır...’’ saptaması da kanımca çok önemli bir saptamadır. Bu tür hassas tarihi gerçeklerin arkeoloji ve bilimin evrensel katkı ve bulguları doğrultusunda değerlendirilmeleri gerekir.
1999 yılı Sagalassos kazılarında bulunan 3000 yıllık iskeletler ile günümüz kazı işçileri ve yerel halkın DNA testlerinde akrabalık bulunması ise kadim Anadolu halklarının sürekliliğine işaret eden önemli bir veri olmuş ve bazı tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu bakımdan yukarıdaki saptama bir kez daha önemini ortaya koymaktadır.
Mutlaka gidip görmenizi ve sahip çıkmanızı öneririm...
Kaynaklar :
Bir Zamanlar Toroslarda: Sagalassos
Meanwhile in the Mountains: Sagalassos
YAPI KREDİ
Sagalassos City of water kitabı
Sagalassos Arkeolojisini Belgelemek İTÜ Vakfı Yayınları
T.C Kültür envanteri
Comments