top of page

KAYIP UYGARLIKLAR MI ?

  • 11 Nis
  • 11 dakikada okunur

Bir süre önce üzerinde araştırma yaptığım bazı bilgilerden Kayıp Uygarlıklara dair kısa bir derleme yapmak ve sizlerle paylaşmak istedim. Konu oldukça ilginç ve üzerinde daha çok bilimsel (karşılaştırmalı arkeoloji-antropoloji-karşılaştırmalı mitoloji, tarih, karşılaştırmalı etimoloji, vb...) araştırma yapılması gerekiyor olsa da halihazırda elimizde bulunan bilgiler bile akılları zorlayacak nitelikte. Birlikte kısaca bakalım...


Gunung Padang

Endonezya, Batı Cava, Cianjur Bölgesi içindeki Karmamukti'de bulunan megalit yapının adı Gunung Padang…

Yapı sönmüş bir yanardağın tepesine toprak ve bazalt kayadan inşa edilmiş olan önemli arkeolojik bir bölgede…

Gunung Padang'ın lidar teknolojisi ile alınan resimleri her biri düzgün yontulmuş megalit-taş bloklarla yapılmış 5 adet insan yapımı katmanlı terastan oluştuğunu gösteriyor. Megalit taş bloklar sanki bir felaketin etkisiyle etrafa dağılmış durumdalar... Lidar teknolojisi (Light Detection and Ranging; veya Laser Imaging Detection and Ranging), nesnelerin uzaklığını lazer ışınları aracılığıyla ölçen bir uzaktan algılama yöntemi. Işınların yansıma süresini ölçerek mesafe hesaplaması yapıyor. Özellikle dronlar ve hassas ölçüm gerektiren uygulamalarda ve arkeolojide kullanılıyor. 15 cm'ye kadar dikey doğruluk sağlayabiliyor.


Buluntular 4 kültür katmanına işaret ediyor: MÖ 500-MÖ 5200-Bazı bölmeler MÖ 9600-daha da derinde 24.000 yıllık buluntuların ortaya çıkarıldığı ifade ediliyor. Eğer bütün bunlar doğru ise dünya tarihinin yeniden yazılması gerekiyor.


Gunung Padang yerli dilinde “Işığın Dağı”, “Güneşin Dağı” anlamına geliyor ve etimolojik olarak Türk dillerindeki ''Gün-Kün-Güneş'' ve ''Dağ-Tepe'' sözcükleri ile ses ve anlam benzerliği içinde...


Altında kutsal su kaynağı var.


Cholula, Meksika - Cholula Büyük Piramidi

Cholula’nın Büyük Piramidi olarak da bilinen Tepanapa’nın Büyük Piramidi, Meksika’da bulunan 2.400 yıllık insan yapımı olağanüstü bir yapı. Cholula, Tenochtitlan kentinin yakınında olup Aztek İmparatorluğu'nun en önemli şehirlerindendi. 1519 yılında Hernan Cortez ve adamları şehri işgal ederek büyük bir tepenin üzerine kilise yaptırdılar. Bu arada nüfusun %10'u katledildi. İşgalcilerin inşa ettiği İspanyol kilisesi Iglesia de Nuestra Señora de los Remediosa'nın altında daha sonraki dönemlerde devasa bir piramit yapının olduğu fark edilecekti.

Yerel halk tarafından Tlachihualtepetl (insan Yapımı dağ) olarak bilinen Cholula Büyük Piramidi, yaklaşık 66 metre (216 fit) yüksekliğinde ve 450 metre (1.475 fit) genişliğinde. Tlachihualtepetl adındaki ''tepetl'' eki Türkçe ''tepe'' sözcüğü ile etimolojik olarak benzerlik içermekte...

Iglesia de Nuestra Señora de los Remediosa
Iglesia de Nuestra Señora de los Remediosa

Yerel söylencelere göre, yerliler 1910’da çılgın bir sığınma evi inşa etmeye başlayana kadar kimse bunun bir piramit olduğunu bilmiyordu. Kesinlikle çok eskiydi ve Cortéz ve adamları geldiğinde bitki örtüsü tarafından tamamen gizlenmişti.


İspanyol işgaline kadar, yerel halkın doğa güçlerinden esinlenerek oluşturduğu dağ-kaya-fırtına-su-yağmur kültleri doğrultusunda dağa tapınım ve yağmur tanrısına adanmış önemli bir tapınaktı. Aztekler bu tanrıya Tlaloc derlerdi. Aynı kült ve inançları MÖ 3000'lerden başlayarak Türkiye Anadolu'sundaki Hatti-Hitit-Hurri-Luvi-Urartu panteonlarında (Tarhu, Tarhunna, Tarhunz, Teşub, Teişeba) adları altında ortak inanç sistemleri olarak görmekteyiz.

Cholula’nın Tlachihualtepetl Piramidi ve çevre yapılarının modeli. Fotoğraf: Carlos Rosado van der Gracht.
Cholula’nın Tlachihualtepetl Piramidi ve çevre yapılarının modeli. Fotoğraf: Carlos Rosado van der Gracht.

Cholula Piramidi ile ilgili zamandizinsel (kronolojik) olarak İlk tarih saptaması MS 1200; altındaki katmanda MS 900 e tarihlenen başka bir piramit; onun altında MS 300 e giden bir başkası; onun da altında MÖ 400 olan başkası...


Bugün, kutsal kent, yirminci yüzyılın başlarında inşa edilen yaklaşık 8 km'lik tünelle gezilebilen piramidini geri kazandı. Ancak sömürge işgalinden yaklaşık 500 yıl sonra, şehir yeni bir tehditle karşı karşıya: kalabalık turist toplulukları...


Ortak başka bir önemli nokta; bu kompleksin altında da su kaynağı var…


Texcotzingo, Meksika

Texcotzingo (veya Tetzcotzingo), Meksika'da bulunan ve dünyanın ilk botanik bahçelerinden biri olduğu iddia edilen bir arkeolojik alan. Meksika'nın başkenti Mexico City'nin yaklaşık 45 km kuzeydoğusunda yer alıyor. Bu bahçeler, Moctezuma'nın bahçeleri ile birlikte, erken dönem botanik bahçelerine bir örnek olarak kabul edilir.

Azteklerden çok daha eski dönemlere gittiği belirtilen arkeolojik alan, aynı Türkiye Anadolu ve Meksika Cholula'da gördüğümüz Yağmur ve Fırtına Tanrısı Tlaloc'a adanmış bir arkaik kült merkezi.

Tlaloc, pre-Columbian statue at the entrance to the National Museum of Anthropology, Mexico City.
Tlaloc, pre-Columbian statue at the entrance to the National Museum of Anthropology, Mexico City.

Yağmur ve Fırtına tanrısı Tlaloc heykeli MS 700.


Orta ve Güney Amerika antik kültürlerinde Quetzalcoatl (tüylü yılan) mitolojik karakteri de Tlaloc gibi yağmur ve fırtına kültleriyle ilişkilendirilir; bir farkla o aynı zamanda uygarlık, bilim ve sanat getirendir…

Tüylü Yılan Tanrı Quetzalcoatl - Teotihuacan MÖ 800
Tüylü Yılan Tanrı Quetzalcoatl - Teotihuacan MÖ 800

Yok olmaya yüz tutmuş, cahilleşmiş halklara bilginin ve uygarlığın ışığını taşıyan tanrısal bir figür; Quetzalcoatl (Tüylü Yılan), Kolomb öncesi Güney Amerika uygarlıklarında önemli bir figür ve Aztekler tarafından Kuetzalkoatl, Mayalar tarafından ise Kukul-kan olarak bilinmekte.

Bu mitolojik karakter, Meksika'nın en önemli tanrılarından biri olarak kabul ediliyor. Özellikle Orta Amerika'da korkulan bir figür olmakla birlikte, aynı zamanda en eski tanrılardan biriydi. Güney Amerika tanrıları arasında Quetzalcoatl en eskilerden biriydi. Benzer tüylü yılanın ilk görüntüleri MÖ 800’e, Azteklerin Orta Meksika’ya hakim olmasından (14/16.Yüzyıllar) iki bin yıldan çok fazla bir süre öncesine dayandığına ait bulgu ve söylenceler de var.


Teotihuacan kentinde Quetzalkoatl’a dair ilk izler MÖ 1-MS 1. Yüzyıl arasına tarihlense de tapınım izleri MÖ 800'lere kadar uzanıyor. Anadolu'ya özgü katmanlı uygarlık ve kültür yapısı burada da karşımıza çıkmakta.


Ayrıca Sümer Gılgamış, Oğuz Kağan, Promete, Tarhun, Teşub ve diğer dünya arkaik kültür efsanelerinde karşımıza çıkan felaket sonrası uygarlık getiren figürlerle olan benzerlik incelemeye değer.

Hatti-Hitit İlluyanka efsanesinde (MÖ 2500) yılan-ejder figürünü yenip öldüren kahraman-tanrı inancı ile bağlantısı da ilginç.


Orta Meksika'daki Xochicalco, MS 8. yüzyıldan kalma önemli bir kült merkezi, Teotihuacán'ın rakibi ve halefiydi. Xochicalco ismi Nahuatl dilinde "çiçeklerin evi" anlamına gelir.

Tüylü Yılanlar Piramidi - Xochicalco
Tüylü Yılanlar Piramidi - Xochicalco

Xochicalco MS 800, Quetzalcoatl (tüylü yılan) efsanesinin arkaik kalıntılarını barındırır; 12.000 yıl öncesine dayalı bir büyük felaket tufan efsanesi…



Piri Reis Haritası, 1513'te çizilen ve Avrupa, Afrika ve Güney Amerika kıyılarını gösteren ve Antartika kıtasını da gösterdiği düşünülen bir dünya haritasıdır.

Haritada, Karayip Bahamalarında bulunan, günümüzde denizin altında kalmış bir antik yol kalıntısı olan Bimini Yolu'nun bulunduğu bölgede, büyük bir ada görünmektedir. Ancak, bu adanın varlığı ve haritanın kaynağı halen tartışılmaktadır.


Eğer Bimini Yolu 1513 te Piri Reis haritasında büyük bir ada üzerinde gözüküyorsa, bu harita buzul çağı coğrafyasını mı gösteriyor??…


Piri Reis’in haritasını daha da ilginç ve gizemli yapan başka bir olgu Güney Amerika’yı Antartika’ya bağlayan kıyı şeridi (Antartika’nın 1820’lerden sonra keşfedildiği düşünülürse)…Yani harita 18.000/12.000 yıl önceki buzul çağı haritası mı ?

[Aerial image of Shark Mound. Image from Ancient Apocalypse “Ghosts of a Drowned World: Ep. 4.”]
[Aerial image of Shark Mound. Image from Ancient Apocalypse “Ghosts of a Drowned World: Ep. 4.”]

Bimini, mangrov alanına oyulmuş bir köpekbalığı sureti; Köpekbalığı Höyüğü. Mangrov, genellikle yarı tropikal ve tropikal bölgelerde kıyı habitatlarında tuzlu veya acı sularda yetişen ağaç ve çalılardır. Yaklaşık 80 farklı mangrov türü bulunmakta. Kıyı bölgelerini fırtınalar ve dalgaların erozyon etkisinden korurlar.


1989'da Bimini'nin doğusunda inanılmaz bir keşif yapıldı. Kayıp Uygarlığı Arama projesinin bir parçası olarak adanın coğrafyasını daha iyi anlamak için havadan araştırmalar yapıldı. Çok sayıda kum tepeciği tespit edildi ve en çok neye benzediklerine göre adlandırıldılar: bir denizatı, bir yunus ve kaçınılmaz olarak bir köpekbalığı. Köpekbalığı tepeciği 150 metrelik bir alanı kaplıyor ve kuyruğu limon köpekbalığı cinsine çok benziyor. Araştırmacılar, keşiflerinden sonra Köpekbalığı Laboratuvarı'nın kurucusu Dr. Samuel Gruber ile görüştüler ve kendisine tepeciği çevreleyen alanın, yavru limon köpekbalıkları için önemli bir kreş habitatı görevi gören mangrovları barındırdığını söylediler. Köpekbalıkları ve deniz yaşamı, Bimini Adası için en başından beri o kadar önemliydi ki, ada, onlara benzeyen kum tepecikleri yaratarak değerli canlılarına bir bakıma saygı göstermekteydi.


Göbekli Tepe - Karahan Tepe (MÖ 10.000-11.600)

Göbekli Tepe’deki oymaların dünyanın en eski takvimini temsil ettiği iddia edildi. C: Dr. Martin Sweatman.
Göbekli Tepe’deki oymaların dünyanın en eski takvimini temsil ettiği iddia edildi. C: Dr. Martin Sweatman.

Bazı araştırmacılara göre Göbeklitepe’deki 12.000 yıllık bir taş sütunun üzerindeki işaretler, yıkıcı bir kuyruklu yıldız çarpmasının anısına oluşturulan dünyanın en eski Güneş takvimini temsil ediyor olabilir.

Şanlıurfa’mızda yer alan Göbeklitepe’deki — ayrıntılı sembollerle süslenmiş tapınak benzeri yapılardan oluşan eski bir kompleks — işaretler, araştırmacılara göre insan uygarlığında önemli bir değişimi tetikleyen bir astronomik olayı kaydediyor olabilir. Time and Mind adlı dergide yayımlanan araştırma, eski insanların Güneş, Ay ve takımyıldızlarla ilgili gözlemlerini kaydedebildiklerini ve zamanı takip etmek ve mevsimlerin değişimini işaretlemek için bir Güneş takvimi oluşturduklarını öne sürüyor.


Yaz ve kış gün dönümleri, ilkbahar ve sonbahar ekinoksları (gündüz gece eşitliği) gösteriliyor.


Göbeklitepe’deki sütunlara oyulmuş V şeklindeki simgelerin yeni bir analizi, her bir V’nin bir günü temsil ediyor olabileceğini ortaya koydu. Bu yorum, araştırmacıların 12 ay artı 11 fazladan günden oluşan 365 günlük bir Güneş takvimini bir sütunda tespit etmelerini sağladı.


Bu yoruma göre Yaz gündönümü, o dönemde yaz gündönümü takımyıldızını temsil ettiği düşünülen kuş benzeri bir yaratığın boynuna takılı bir V ile ayrı, özel bir gün olarak temsil ediliyor. Yakındaki diğer heykellerde, muhtemelen tanrıları temsil eden figürlerin boyunlarında benzer V işaretleri bulundu.


Hem Ay’ın hem de Güneş’in döngüleri tasvir edildiği için bu oymaların, Ay’ın evrelerine ve Güneş’in konumuna dayanan, dünyadaki bilinen diğer takvim türlerinden binlerce yıl önce oluşturulmuş olan en eski Ay-Güneş takvimi olma olasılığı çok yüksek.


Araştırmacılar, Göbeklitepe’deki bu oymaların, yaklaşık 13.000 yıl önce — yani MÖ 10.850 yılında — Dünya’ya çarpan bir kuyruklu yıldız parçalarının tarihini kaydetmek amacıyla yaratılmış olabileceğini düşünüyor.

Göbeklitepe - 43 Nolu Sütun (temsili resim)
Göbeklitepe - 43 Nolu Sütun (temsili resim)

Ayrıca 43 nolu sütunda takımyıldız konumlarına göre tasarlanmış  bir tarihlendirme var, Akrep, Yay, Yılan-Ejderha takımyıldızlarını ve Güneşin konumlarını sembolize eden bir oyma söz konusu. Bu konumlar bilgisayar programlarında incelendiğinde MÖ 10.600 lerdeki takım yıldız konumlarına işaret ettikleri saptanıyor. Büyük tufan ve felaketlerle dünyanın değişim dönemine atıfta bulunuluyor. Yani burasının bir nevi arkaik gök haritası ve geleceğe bilgi gönderen bir arşiv-takvim oluşturmak amacıyla yapılmış olma olasılığı var...


Taş Tepeler Kültürüne ait bir başka çok önemli erken neolitik sit alanı ise Karahantepe (MÖ 11600)...Göbeklitepe'nin 50 km doğusunda yer alıyor. Göbeklitepe'den 1500 yıl daha eski...

Karahantepe sit alanı içinde girişte bulunan özel bir dairesel alan oldukça ilgi çekici.

Bu dairesel havuz alan içinde 11 adet taş sütun ve bu 11 sütunu çevreleyen dairesel duvardan çıkan gizemli bir yuvarlak yüz görülmektedir. Bu kadim ve olağanüstü taş işçiliği betimlerinin insanlığın en eski ay ve güneş döngüsü takvimi olduğu görüşleri ön plana çıkıyor.

Yuvarlak yüz = 1 ay = 29 veya 30 gün

+11 sütun = 11 ay daha = 354 gün

+11 sütun = 11 aralara ilave edilmiş (epagomenal) gün (bunlardan biri, yaz gündönümü, özeldir) = 365 gün ≅ 1 güneş yılı


Bu yorum, oyulmuş dairesel yüzün dolunayı (tam ayı) temsil ettiğini anlatıyor. Gerçekten de, dairesel profili bize dolunayı hatırlatmakta ve oyulmuş yüz, bildiğimiz 'aydaki adam' söylencesini anımsatmakta. Bu şaşırtıcı değil çünkü Karahantepe' de yaşayan insanlar, ayın yüzeyinde bugün gördüğümüz kraterlere benzer biçimler gördüler. Babilliler de 'aydaki adam' gördüler, ancak onlarınki bir yuvarlak yüz değil, ayakta durmaktaydı (Beaulieu Citation 1999 ). Yine de, hem ay döngülerini hem de epagomenal günleri saymak için 11 sütunun ikili kullanımı, Göbekli Tepe'deki 43. Sütun'a vurulan veri yapısından daha az açık ve daha fazla bilimsel araştırma gerektiriyor.


Poverty Point, Lousiana, Mississipi, Amerika

Poverty Point kültürü, tarih öncesi bir yerli halkın, Kuzey Amerika'nın alt Mississippi Vadisi'nde yaşadığı arkeolojik bir kültürü ifade ediyor. Bu kültürün izleri, özellikle Güneydoğu Ormanlıkları'nda, Güney Amerika Devletleri'nin büyük bir bölümüne de yayılmış. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Poverty Point, 3400 yıllık bir geçmişe sahip antik bir yerleşim. Yine bu makaledeki diğer antik sit alanları gibi güneş ve gökteki değişimleri incelemek üzere inşa edilmiş gibi gözüküyor.


Amerikan yerlileri kültürlerinin avcı-toplayıcılıktan ibaret olmadığı; çok daha ileri bir bilgiye sahip olduklarını düşündürüyor. Poverty Point yerleşkesindeki konumlanma ve mimariden anlaşıldığı üzere, Dünyanın evrendeki konumu ile birlikte Dünya ile gökyüzü-evren arasındaki kutsal bağa odaklanan bir bilgi-bilim ve vizyon oluşturdukları anlaşılıyor.


Serpent Mound, Ohio, Amerika

Yılan Höyüğü - Serpent Mound - Ohio, Kuzey Amerika.
Yılan Höyüğü - Serpent Mound - Ohio, Kuzey Amerika.

Amerika’daki Dünya ve Gökyüzünün kutsal bağını anlatan bir başka şaşırtıcı kurgan-höyük örneği ise Ohio’da 400 metrelik Yılan şekilli höyük Serpent Mound(MÖ 321). Spiral bir kuyrukla başlayıp bedenindeki 7 büküm ile baş kısmına doğru geliyor ve başka bir oval şekilli ağız biçimli toprak oluşum (gün dönümlerindeki Güneşi) yutacak büyüklüte bir ağıza dönüşüyor…


Yılanın kafasının ardındaki ikinci büküm yaz gündönümünde Güneşin yükseldiği Doğu’yu gösteriyor; sonraki bükümün ortası, gece-gündüzün eşitlendiği ilkbahar ve sonbahar ekinokslarındaki Güneşin doğuşuna hizalanıyor; son büküm ise yılın en kısa gününde Güneşin kış gün dönümünde doğduğu yere hizalanıyor; son olarak, Spiral kuyruğun ortasından Yılanın çenesi hizasına düz bir çizgi çekince tam olarak gerçek astronomik Kuzeye hizalanıyor ki bu da Kutup Yıldızı’nı gösterir yani Saman Yolu galaksimizin etrafında döndüğü Kara Delik…


Bu höyük Buzul çağı bitiminden (MÖ 10.800) itibaren binlerce yıl boyunca Atalar tarafından kullanılmış ve restore edilmiş görünüyor…Yılan da buzul çağı bitiminde yapılmış görünüyor çünkü günümüzdeki yaz gün dönümünde oluşan Dünya eksenindeki 2,5 derecelik fark o tarihte yoktu ve Yılan buna göre konumlandırılmıştı; aynı Göbekli Tepe’deki takım yıldız konumları gibi…


12.800 yıl önce Erken Dryas Devri denen bir devire girildi; radikal iklim değişiklikleri ve aşırı yükselen deniz seviyeleri oluşmaya başladı.


İşte bu Yılan belki de bizlere o dönemde yaşanan olayları ve dünyadaki değişimi anlatan ve tarihleyen çok önemli bir bilgiyi veriyor…


Yılan figürünü dünya yerel-yerli kültürlerinin ortak bir yaradılış, dönüşüm miti ve simgeleştirmesi olarak yukarıda incelediğimiz Türkiye Göbekli Tepe de dahil bütün dünya coğrafyalarında görüyor olmamız konuyu iyice ilginç bir hale getiriyor.


Kapadokya-Derinkuyu

Türkiye Anadolu'muzdaki bilinmeyen bir medeniyet tarafından bir mühendislik harikası olarak yapılmış arkaik yeraltı sığınağı.

Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kapadokya bölgesinde yer alıyor. Bu tarihi yeraltı şehri, büyüklüğü ve karmaşık yapısıyla dikkat çekmekte. Şehrin derinliği yaklaşık 85 metreyi buluyor. Derinkuyu, sadece bir barınak olmanın ötesinde, yaşam alanları, havalandırma sistemleri ve su kuyuları gibi detaylarla donatılmış, etkileyici bir mühendislik harikası.

Binlerce kişinin barınması için yapılmış, yerin 85 metre altına inen tünel ve odalarla dolu 18 katmandan oluşuyor. 4 km karelik bir alana yayılmış mağara ve tünel sistemi. Havalandırma amacıyla yapılmış 15.000 hava kanalı var.

Ayrıca 50 adet dikey şaft yüzeyin 85 metre altındaki Su kaynağına erişim sağlıyor.


Bu haliyle Derinkuyu 20.000 kişinin barınabileceği bir ortam, sığınak olarak yapılmış.


Peki kimdi bu insanlar? Neden ve ne zaman yaptılar?


Alışılmış teori Derinkuyu’nun MS 7.yüzyılda Arap akınlarından kaçan, saklanan Hristiyanlar tarafından yapılmış olduğu…Tabi bu teori batılı ziyaretçilerin hoşuna gidiyor…Ancak üzülerek söylemek lazım “Doğru değil” !…


Son yapılan kazılarda yeraltı yerleşiminin MÖ 8. yüzyılda kullanıldığını doğrulayan bulgular ortaya çıkarıldı. Yani Hristiyanlardan yaklaşık 1.000 yıl önce...


Makalelerimde hep vurgulamaya çalıştığım gibi göründüğü gibi olmayan, çarpıtılan ve gözünüze sokulan bilgiye sarılıp güvenmeden önce, kendiniz araştırın, doğrulayın, sorun...


Yapıldığı tarih hala bir gizem. Karbon tarihleme için henüz organik kalıntı bulunamadı. 


MÖ 8.yüzyıla Frig dönemine dayanan teoriye göre barbar Asurlulardan kaçan ve onlara karşı gerilla savaş taktiği kullanan Frigler burayı bir saklanma yeri olarak kullandılar.


Tabi bu kompleksi gerçekten Frigler mi yaptı yoksa olduğu gibi mi buldular ?


Bütün bunların yanında Derinkuyu’nun son Buzul Çağı sonlarına (MÖ 10.800) dayandığına dair dair bazı buluntular da gündemde…


Derinkuyu duvarlarında el baltası ile yapıldığını gösteren izler var; Derinkuyu’dan 2 km kadar uzaklıkta arkaik bir ırmak yatağını araştıran Türk arkeologlar son Buzul çağı bitimine (MÖ 10.000'lere) tarihlenen el baltaları buldular. 


2013 te inşaat işçileri 27 km uzaklıktaki Nevşehir’de Derinkuyu’dan çok daha büyük bir tünel sistemi daha buldular. Aslında Kapadokya'da tahmini 150-200 yeraltı şehri bulunmasına rağmen, şu anda sadece 36 tanesi bilinmekte.


Derinkuyu’nun 8 km ötesindeki Kaymaklı yer altı şehri ise inanılmaz bir gizemi saklıyor.

Kaymaklı’daki tüneller, Derinkuyu’dan daha büyük bir alanda 8 kat derine iniyor. Arkeologlar buranın 3.500 kişiye sığınak oluşturduğunu söylüyor.

Ancak Kaymaklı’nın en şaşırtıcı özelliği 3.Katmanda bulunuyor. Çok uzaklara doğru giden bir yer altı tüneli…

Çok dar olduğu için geçilemiyor, ancak bunun Kaymaklı’yı Derinkuyu’ya bağladığı düşünülüyor. 


Gerçektende arkeologlar 6 yer altı kompleksinin daha buna benzer geçitlerle birbirine bağlandıklarını doğruluyorlar.


Öyle gözüküyor ki, bu yer altı kompleksleri bireysel ve münferit sığınaklardan öte, Kapadokya bölgesine dağılmış onlarca benzer sistemi içeren muazzam çapta bir projenin parçası.


Binlerce yıl önceye dayanan Eski Türk Kam-Şaman-Pagan-Alevilik ve Zerdüşt inanç söylenceleri bize bir şeyler söylüyor olabilir. Kısaca Zerdüştlük ve Eski Türklerin Kam-Pagan inanç sistemleri arasında bir çok ortak öge bulunur. Güneş ve Ateş-Ocak (Od-Ot) kültleri ortaktır. Zerdüştlük ve Alevilik' te Güneş'in ve insan eliyle kılınan Ateş' in kutsal sayılması, Alevi-Kızılbaşlık'ta Güneş'e yönelerek algış (dua) yapılması ve İslam'da ''Allah'ın nurunu kimse söndüremez'' ayeti temelde aynı kadim kaynaktan beslenir. Kadim Türk Alevi-Kızılbaş inancı ve Zerdüştlük arasındaki bu yakınlığın nedeni etkileşimden öte iki inancın da aynı kökten gelmesinden kaynaklanır.


Eski Zerdüşt ve Kam-Pagan kültürlerindeki kutsal bilgilerde tıpkı Derinkuyu benzeri bir yer altı şehrine atıfta bulunarak neden ve kimler tarafından yapıldığı konu ediliyor.


Uygarlığın ilk kurucusu ve ilk hükümdar Yima bir ırmak kenarındayken Ahura Mazda onu uyarır. Ölümcül bir iklim felaketi !


Zerdüşt kültüründe Yima, adaletli bir figür olarak kabul edilir ve Ahura Mazda tarafından bir vaiz, öğretici ve töre taşıyıcısı olması istenmiştir; İran-Turan kültürlerindeki Efrasiyab-Alp Er Tunga-Oğuz Kağan gibi... Öte yandan hem Kitâb-ı Mukaddes'te (Eski Ahit-Yeni Ahit) hem de Kur'an'da adı geçen Nuh'un üç oğlundan biri olan Yafes'ten söz edilir ve Ebu'l Gazi Bahadır Han'ın "Şecere-i Türkî" ("Türklerin nesil şeceresi") kitabına göre de Yafes ve oğlu Türk-Türük Türk kültür ve kökeninden gelen insanların atalarıdır.


Zerdüşt kusal metni Avesta'da geçen Yima, aynı zamanda ilk insan ve Han olarak da kabul edilen Vivahtan'ın oğludur. Hao-mana törenlerinde önemli bir yere sahiptir ve Zerdüşt öğretisinin yayılmasında etkili olmuştur.


Yima’ya “vara” adında büyük bir yer altı sığınağı yapmasını söyler. Buraya erkekleri, kadınları ve her türden iki hayvanı getirmesini söyler. Her ağacın ve meyvenin tohumunu da burada ölümcül iklim felaketi ve kış geçene dek saklar. Ayrıca ölümcül kışın başlangıcını gökyüzündeki bir yılan (kuyruklu yıldız ??) haber verir…


Jeologlar Erken Dryas Devri adı verilen devirde mitlerde anlatılana benzer büyük bir tufan dönemi olduğunu doğruluyorlar. Ve bir çok eski kültür ve efsanedeki ortak sembollerden biri olan gökyüzünden gelen yılanlar…


Günümüz dünyasında da iklim sıkıntıları kendini fazlasıyla göstermeye başladı ne yazık ki…Acaba binlerce yıl öncesinden gelen uyarıları fark edip önlemler alacak mıyız??!….Tarih öncesinden bize seslenen arkeolojik bulgularla birlikte mit ve söylenceleri masal olarak görmeyip araştırmaya değer veriler olarak değerlendirmeye başlamamız mı gerekiyor ?!?


Tarihsiz kalmayın, esenlikle kalın...



Kaynaklar

https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/1751696X.2024.2373876#d1e222 - Representations of calendars and time at Göbekli Tepe and Karahan Tepe support an astronomical interpretation of their symbolism.

https://whc.unesco.org/en/list/1435/ - Monumental Earthworks of Poverty Point






Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

rm442-01-04-g-mockup.png

Bana Ulaşın

© 2022 by Haluk Hizlialp. Created by Badesim Kubak.

bottom of page