top of page

KAM, ŞAMAN, YADA, CADI

Güncelleme tarihi: 19 Şub

Bu önemli kadim kültür-gelenek olgusu üzerinde daha kapsamlı durmayı düşünüyorum; çünkü bu inanç uygulama geleneği ya da sisteminin insanlığın ilk dönemlerinden itibaren var olduğu görülüyor. Tarihsel etkileşim süreci içerisinde ortaya çıkan semavi inanç sistemleri, ezoterik düşünce, uygulama ve doktrinlerin kanımca bu kadim (kam, şaman, pagan) kültürden etkilenerek ortaya çıkmış olduklarını ve bu etkileşimi anlamamızın çok önemli olduğu kanısındayım. Burada konuya kısa bir giriş yaparak başlıyalım...


Türk Kültürü'nde ; Kamlık (Şamanlık, Kamanlık), Otacılık, Yadacılık.

Avrupa Kültürü'nde ; Cadılık, Cadı Avı ve Cadılar Bayramı.


Türk Kültürü diyorum, çünkü günümüzde Türk Kültürü'nü Müslümanlık'tan ibaretmiş gibi gören ya da görmeye çalışan kesimler bulunuyor. Oysa ki binlerce yıllık derinliğe sahip olan kültür sürecimizde biz Türklerin bir çok inanç sistemini benimsemiş olduğumuz görülmektedir. Örnekler mi ?

Uygur Türkleri, Maniheist ve Budisttir.

Hazar Türkleri Musevidir; torunları günümüz Aşkenazlarıdır.

Gagavuz Türkleri Ortodoks Hıristiyandır.

Kuşanlar Budisttir.

Osmanlı, Selçuklu ve Babür devletleri Sunni Müslümandır.

Safevi devleti Şii Müslümandır.

Tatar Türkleri Hıristiyan ve Müslümandır.

Çuvaş Türkleri Hristiyandır.

Sibirya Hakasya, Tuva, Yakutistan Türkleri Şamandır.


Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak biz Türklerin kadim inanç uygulamamız Kamlık yani Şamanlıktır. Tarih boyunca tercih ettiğimiz tüm sonraki inanç sistemlerinde ata kültürümüze özgü şamanik uygulama ve ritüeller bulunur.


Tarihsel süreçte egemen devletler kurmuş, göç süreçleri yaşamış olmamızdan dolayı özellikle Şamanizm, Budizm, Musevilik ve İslam Türkler sayesinde dünyaya yayılmıştır demek doğru bir ifadedir.


Bu bağlamda büyük Türk düşünürü, şairi ve mutasavvıfı Ahmet Yesevi'nin (1093-1166, Kazakistan) "Din seçim Türklük kaderdir" sözü çok anlamlı ve önemlidir.


Bu gerekli saptamalar sonrası konumuza kaldığımız yerden devam edelim...


Etimololjik (dilbilimsel) olarak baktığımızda Türk Dili'nin farklı coğrafya lehçelerinde kullanımlar aşağıdaki gibi karşımıza çıkar.


Şaman ‘din adamı, şifacı’

Yadacı 'şifacı'.

Kam, Kaman ‘din adamı, şifacı’

Ulu Kaman ‘Bir zamanların çok bilge, ünlü bir hekimi midir?

Ulu Kaman > LOKMAN Hekim

Dilin farklılaşım-gelişim sürecinde genellikle, söz başındaki sesli harfin atıldığını ve bazı kısaltmalar yapıldığını görürüz.

A. Atabek.


Böğü'cü Kam, Kaman ya da Şaman'ın adı Büyücü;

Yada'cı Şaman'ın adı da ''Cadı'' olarak güncel kültüre girmiş. Bu makalede diğer sözcükler yerine ''Şaman'' sözcüğünü kullanmakla birlikte bazı açıklama gerektiren yerlerde diğer sözcüklere de yer vermeyi düşünüyorum.


Türk Kültürü'nün Dünya Kültürü'ne bir başka katkısı - ''Cadılar Bayramı'' ya da "Yadacılar Bayramı"


Türk Kültürü'nde; Ozan, Bö, Böge, Böğü, Bahşi (Baksı), Kam, Aşık, Otacı gibi değişik adlarla anılan Şamanlar ruhi ve bedeni hastalıkları tedavi eden doğal hekimler olarak ta karşımıza çıkıyor.


Böğü: Şaman/Kam Bilgeliği anlamına gelmekte. Başka bir tabirle; ruhani ve bedensel hastalıkları sağaltan, tedavi eden, ruhlarla iletişime geçen, onları kullanan, kötücül varlık ya da enerjiyi uzaklaştıran büyü ve sihir yapma yeteneğine sahip, ileri görüşlü, gelecekten haber veren şamanlar "Böğücü" olarak ta adlandırılmış Türk lehçelerinde.

Yada Taşı, Yeşim Taşı, Nefrit (ing. Jade) olarak ta bilinir. Kam ya da Şamanların yağmur, kar yağdırmak, fırtına çıkarmak, iklimi ve hava durumunu değiştirmek ve sağaltıcı (kötü etkiyi ortadan kaldıran, şifa veren) etkisini ortaya çıkarmak için kullandığı yeşil renkli, kökeni üzerinde bir çok rivayet bulunan büyülü güçlere sahip olduğuna inanılan taş. Yada Taşı'nı kullanan Şamanlar "Yadacı" olarak adlandırılmış.


Şamanların çoğunlukla kadınlardan olmasının bir nedeni de uygarlığın anaerkil dönemlerinden başlayarak, kadınlarda Tanrı vergisi sağaltıcı şifa enerjisinin erkeklere nazaran daha güçlü olduğuna inanılması. Tabi daha sonraki dönemlerde erkekler de el alarak resmin içine girmiş.


Günümüzde hala; otacı-şaman-şifacı (otlarla tedavi) kültüründeki bitki karışımlarına yerel halk Türkçesinde: "Kocakarı ilacı" denmekte. Anadolu'da Fatma Ana Eli olarak bilinen el sembolü, kökenleri Umay Ana ve Kadın Şaman elini temsil eden şifa sembolü olarak Anadolu Türk kültüründe yaşatılmakta. Hatta günümüz Türkçesinde yaramaz, kabına sığmayan kız ve kadınlar için kullanılan "cadaloz" sözcüğü dahi Yadacı Şaman kültürünün farkında olmadan dilimizde yaşatılması.





Avuç İçindeki Göz motifine mesafe olarak biribirinden çok uzak bazı kültürlerde de ortak simge olarak rastlamak mümkün. Fatma Ana Eli, Mississippi Alabama Amerikan yerli kültürlerinde de karşımıza çıkıyor.

Bu el ve göz sembollerinin birçok eski şaman-pagan (Kızılderili, vd.) inanç sistemlerinde Tin ya da Ruhun öbür dünyaya, Samanyolu'na (eski Türk lehçelerinde Süt Ak Göl, İngilizce Milkyway) açılan kapıyı temsil ettiği düşünülmekte.


Samanyolu bir ırmak gibidir; Orion (eski Türk Kültürü'nde Oğuz Kağan) Samanyolu Irmağı'nın kıyısındaki Büyük Savaşçı takımyıldızıdır. Bazı eski kültür araştırmacıları Orion takımyıldızının ''El ve Göz'' ü temsil ettiğini ve Amerikan Yerlilerinin inanç sistemlerinde öte dünyaya geçiş kapısı olarak yer bulduğunu ifade ederler.



Cadılar Bayramı'nın kökeni İskit/Saka Türkleri ile karışan ve onların bir kolu olan Kelt kültürüne dayanır. Kelt Kralı Tara döneminde bu kutlamaların yapıldığı görülür. Kelt kültürüne göre; 31 Ekimde canlılar ve ruhlar dünyasının arasındaki geçitin zayıflaması nedeniyle kötü ruhlardan korunmak için tıpkı şaman ritüellerinde olduğu gibi bazı mekanlara yiyecek bırakılır, yani ''saçı'' (ing. libation) yapılır.


Bu kültür zamanla kutlama şeklini alsa da Cadılık denilen olgu aslında; Proto-Türkler tarafından, İskit/Saka/Kimmer/Amazon ve Hun Türklerinin göç ve akınlarıyla Avrupa'ya taşınan, Türklerde; Kamlık, Baksıcılık, Otacılık, Böğücülük, Ocakçılık, Yadacılık olarak tabir edilen, ruhi ve bedeni hastalıkları tedavi eden, ruhlar dünyasına, yeraltı ve yerüstü alemlere erişebildiğine inanılan Şamanizm kültürünün Avrupa'daki belirtisidir.


Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesi (MS 380) sonrasında, Papalık müessesinin kurumsallaşması ile Katolik Hristiyanlık dini Avrupa'da yayılırken yani Halk, zorla Hristiyanlaştırılırken; Papalık Hristiyanlığın karşısında engel olarak gördüğü; ruhani kişiler olarak bilinen Şamanları, kara propaganda ile küçük çocukları kaçırarak öldürdükleri, kaynar kazanda pişirdikleri gibi yalanlarla Halk üzerinde korku ve endişe yaratacak sekilde kötüleyerek ''Cadı'' olarak yaftalamış ve Avrupa genelinde büyük ''Cadı Avı'' başlatmıştır.

Bunun neticesinde Hristiyanlığı kabul etmeyen onbinlerce masum Yadacı şifacı insan; ağır işkenceler altında kimi zaman derileri yüzülerek kimi zaman ise kazıklara oturtularak diri diri yakılarak öldürülmüş, korku ile Hristiyanlığın yayılması kolaylaştırılmış, Papalığın; Avrupa Halkları üzerindeki zorba egemenliği sağlanmıştır.

Cadı Avı, Ortaçağ'da öyle ileri boyutlara taşınmıştır ki, otoriter güçler tarafından kendi bağnaz ve despot düşünce düzenlerine karşı çıkan birçok; düşünür, bilim insanı, siyasetçi Cadılıkla hiç alakaları olmadıkları halde ya dinsizlikle ya da büyücülükle suçlanarak idam edilmişlerdir.


 "Cadı Avı" terimi de bu tarihsel geçmiş nedeniyle günümüzde "baskıcı, despot yönetimlerin, muhalifleri tasfiye etmek amacıyla kara çalarak, kitlesel algı yonetimi yaparak kullandığı psikolojik savaş" uygulaması olarak olumsuz anlamda literatüre yerleşmiştir.


Avrupa'da Hristiyanlığın yayılmasına karşı çıkanlar ise; hiç şüphesiz Proto-Türk kültür ve göçlerinden (Kavimler Göçü'nden 350-800) etkilenen (Danimarkalılar, Norveçliler gibi) İskandinavlar, İskoçlar, İrlandalılar, Avrupa'nın iç bölgesinde yaşayan Proto-Türk kültürünü ve Şamanizmi (Paganizmi) yaşatan ulus ve halklardı. Hristiyanlığa karşı çıktıkları için bu halklara yönelik büyük katliamlar gerçekleştirilmiştir.


İşin ilginç yanı ise; benzer katliamlar Amerikan yerlilerine, SSCB ve Çin'in Mao döneminde Sibirya, Orta Asya, ve Türkistan'daki (Moğolistan dahil) Kam ve Şamanlara, Müslüman din ve düşünce insanlarına karşı da gerçekleşmiştir.


Avrupa; Rönesans ve Reform Aydınlanması sonrasında artık bu kara uygulama ve insanlık suçu mazideki yerini almış, kökleri Proto-Türk Şaman, Yadacı ve Pagan Kelt kültürüne ait Cadılar Bayramı yeniden kutlanır hale gelmiştir.


Ancak yine de; kurulu düzen tarafından (tıpkı bir zamanlar Amerikan yerlilerinin Vestern kovboy filmleri ile 'Kızılderili' olarak kötü gösterildiği gibi) korku filmleri üzerinden gri propaganda ile Cadılık ve Cadılar Bayramı küresel kültürün korku aracı olarak kullanılmaktadır. Güney Kore Cadılar Bayramı'ndaki kitlesel ölümlere bu açıdan bakmak yerindedir. 29 Ekim 2022'de Güney Kore'nin başkenti Seul'daki Itaewon semtinde, Cadılar Bayramı şenlikleri sırasında kalabalık bir izdiham meydana gelmiş ve en az 154 kişi ölmüş, yaklaşık 133 kişi yaralanmış ve 4.024 kişi kaybolmuştur.


Zira Güney Kore'deki bazı çevrelerin Amerikan güç odaklarının ve Katolik Hristiyanlığın Asya'ya misyoner yayma üssü olduğu ile ilgili görüşler mevcuttur.


Kaynaklar


70 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


elinize sağlık

Like
Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page