top of page

ROMUS/ROMULUS – ETRÜSKLER ve AYVALIK

Güncelleme tarihi: 1 Şub 2023


Resim : Prof.Dr. Firudin Celilov

Ayvalık, Lale (Soğan) Adası kaya kabartması (MÖ 900’ler)…Apollon ve Artemis ikizlerinin anası Dişi Kurt kılığındaki Leto’dur. Dişi Kurt şeklini almış ve ikizleri doğurup emzirmiştir. Roma uygarlığının sembolü ve bugünkü Roma şehrinin simgesi olan bu kabartma Etrüskler tarafından Roma’ya götürülmüştür. Efsanenin kaynağı Anadolu’dur. Efsane kendini Hatti-Hitit metinlerinde gösterir. Bölge ise İzmir-Selçuk-Efes ve Anadolu Teke Yarımadası (Antalya-Fethiye) arasındaki bölgedir. Ayrıca Apollon da kendi çocuklarını (Miletos ile Kydon) emzirmesi için bir dişi kurda teslim eder. Ne yazık ki Lale Adası’nda bulunan bu eşsiz kabartmalar, insan doyumsuzluğunun günümüzdeki en belirgin ve tarihe kayıtsız örneklerinden biriyle, üzerine moloz dökülerek çarpık yapılaşmaya kurban edilmiştir.



Gelelim ‘’Antik Yunan Mitolojisi - ?’’ figürleri olarak bilinen Leto-Apollon ve Artemis üçlüsüne….

Artemis, Apollo ve anneleri Leto Lukka, Lukkia (Lycia/Likya) da üçlü olarak tapınım görür. Apollo Güneş'i, Artemis Ay'ı temsil eder ve Lukka da bu Anadolu Güneş ve Ay kültlerinden ve Latincedeki ‘’Lux’’ kelimesinden dolayı ‘’Işık Ülkesi’’ olarak adlandırılmış; oysa ki o devirlerde Latince henüz Anadolu’da yoktur. Lukka ise ‘’Kurtların Ülkesi’’ demektir. Apollo'nun lakabı olan ''Lykos'' da ''Kurt'' demek iken Ay'ın hayvanı da Kurt'tur. Lukka (Lycia) dilinde Artemis'e ‘’Ertemi’’ derler ve zamanla Artemis olmuştur. Zaten tüm tanrıçalar anatanrıçadan bölünerek çoğaltılmış ve sonraki kültürlere geçmiştir.

Artemis bir Amazon’dur. Amazonlar İskit ve Kimmerler soyundandır. Heredot, "İskitlerin dilinde Amazonlara Oerpata denildiğini yazar; Oerpata-Türkçe Erpata, yani ''Er öldüren'' demektir. Apollo ise Etrüsklerde Apulu, Hititlerde Apulinus'tur. Hatta Apulinus kelimesini Türkçe'deki Alp ile eş tutarlar, çünkü Apollo da bir Alp gibidir. Artemis ve Apollo kelimelerinin Yunanca bir anlamı yoktur. Azra Erhat çok net bir şekilde isimlerin Yunanca karşılığı olmadığını belirtir (bknz. Azra Erhat – Mitoloji sözlüğü; sayfa 40-45) ; ‘’Apollon isminin kökeninin Yunanca olmadığını anlayınca Tanrıya ‘’Phoebus-Phoebe’’ diye bir isim türetirler’’ der… Mircea Eliade de bunu yazar. İkizlerin doğum yeri Anadolu olsa da Hellen mitlerinde Delos diye geçer.

https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Artemis_Louvre.jpg

Leto - Geyikli ve Okçu, Doğa Koruyucusu Artemis - Gümüş Yaylı Okçu Apollo üçlüsünün Anadolu’da kendi topraklarında ‘’Letoon Kutsal Merkezi’’nde ne kadar kök saldığını ise Likya bölgemizde Ksanthos, Patara’da yapılan güncel kazılar şüpheye yer vermeden ortaya koyar. Ayrıca Anadolu’muzdaki bu arkaik kültürümüzün ne kadar insancıl, kadına en az erkek kadar değer veren, barışçıl ve demokratik bir kültür olduğu destan (özellikle İlyada Destanı), hikaye ve halk kültürlerinde çok açık bir şekilde görülmektedir. Oysaki Batılı tarih yazıcıları tarafından bu medeniyet kavramlarının beşiği olarak gösterilen dönemin Yunan anakarasındaki kavimler bu değerlere çok uzak bir yaşam biçimi sürdürmekteydiler.



https://www.paganizm.org/gunes-tanrisi-apollon/

Likyalı Leto hikayelerde pek anılmaz, Etrüsklerde Letun, Romalılarda Latona diye geçer. Leto'nun annesi Phoebe (Dolunay- bilgelik) ve babası Coeus (Güneş - kutupları saran gökyüzü/atmosfer - akıl, zeka, bilgi) birer Titandır. Titanlar ise ikinci kuşak tanrılardır ve onların bulunduğu çağ dillerin karıştığı Altınçağ'dır. Coeus ve Phoebe de Uranus (Gök) ile Gaia (Dünya) nın çocuklarıdır. Leto'nun çocukları da Ay-Artemis ve Güneş-Apollo olması gayet yerindedir. Burada Dişi kurt ve ikizler benzerliğini de görebiliriz. "Hera Leto'nun hamile olduğunu öğrenince peşine düşer. Leto doğum yapacak yer ararken "Hyperboreans" dan bir Dişi Kurt rehberliğinde aşağıya iner, (ya da Kurt Ülkesi’ni arıyordur) ve daha sonra kurtları üstün tutar, saygı gösterir." der Heredot.


Kaynak : https://ralphhaussler.weebly.com/wolf-mythology-italy.html

National Museum of Rome

Romalılara Dişi Kurt ve İkizler (ya da tek) Etrüskler’den geçmiştir. Etrüskler’e ait "Dişi Kurttan emen Tek çocuk" mezar taşı bulunmuştur. Romalılar özellikle Roma'yı kuranların Etrüskler olduğunu gelecek nesile aktarmamak için, tarihte çarpıtma yaparlar ve tüm Etrüsk metinlerini imha edip, mitolojik tüm hikayeleri kendilerine göre şekillendirirler. İmparator Augustus (MÖ 63 – MS 14) döneminde artık hiç kimse Etrüskler’i hatırlamaz. Etrüsklerin Anadolu topraklarından özellikle Truva Savaşı (MÖ 1200) ile kıtlığın yaşandığı (MÖ 9.-8.yy) Ege kıyılarından göçtüğü bilinir. Etrüskler Türk kültür ve kökenlidir (bknz. Adile Ayda); Tarkan ve R'Asena adlı liderleri vardır. Göktürkler'deki Asena ‘’mavi’’ anlamına geliyordu, yani Gök Kurt (Gök Börü) anlamındadır; bozkurt ise kurdun türüdür. Asena, Aşina olarak Çin kayıtlarında da geçer. Gök Kurt nasıl mavi renkte ise Leto'da açık renk tenli ve mavi gözlüdür. ‘’Kralların kanı mavi akar’’ sözü ne kadar da doğrudur…Bu söz Türk kültür kökenli bir sözdür. Kral kelimesi daha sonradan eklenmiş, değişmiştir ama burada kastedilen kutsanmış isimdir. Eski Türkler o zamanlar Tanrı'nın gökte olduğuna inanırlardı. Bu yüzden gök ve mavi biz Türkler için kırmızıdan, yeşilden daha kutsaldır. Bu yüzden Türk' ün rengi turkuaz mavisidir. Çünkü göğü simgeler. Ve bu yüzden "kralların kanı mavi akar" diye bilinen söz, aslında şunu demek ister: "Kutsanmış bir ismin kanı mavi akar çünkü o, kutsallığını gökten yani ilahi bir şekilde almıştır." Etrüskler’e Tursha ya da Tyrrhen denildiği gibi, Lykialılar da kendilerine Trmmli der. Etrüskler’in bir diğer ataları da Pelasglar’dır ve mitolojide ataları Pelasgus'un oğlunun adı Lycaon'dur, yani Kurt. Pelasglar Truvalıların müttefiki olup onlar da Ön-Türk kültürlü bir topluluktur. Ek olarak Truvalıların yanında savaşan Likya prensi Sarpedon'un adı da ‘’Sarp’’ kökünden gelir. Kolonileşme ile gelen Hellen kavimleri ise Yunan anakarasına döndükten sonra bu kültür, mitoloji tanrı ve tanrıça figürlerini kendi kültürlerine geçirmişlerdir. Prof.Fahri Işık'ın da dediği gibi: "Hellenler kültür göçü yapmamıştır", yani kültürleriyle gelmemiş, buradan şekillendirmişlerdir. Hatta ‘’Athena’’ adı bile Hellence değildir, Truva savaşından sonra Truva'dan alıp götürülmüştür.


Etruscan god Aita/Ade wearing a wolf-skin or wolf-cap (Tomba dell'Orco II, Tarquinia). (Kaynak : https://ralphhaussler.weebly.com/wolf-mythology-italy.html)

Hyperboreanlar ise İskit Türkleri’ nin bir boyudur, kuzeyde yaşarlar. ‘’Bora’’ ya da ‘’Poyraz’’ Türkçedir ve kuzeyin soğuk rüzgarıdır. ‘’Bora’’ aynı zamanda antik dönem Balkanlarda ‘’Buri’’ olarak Tacitus'un kitabında geçer, Kurt'tur; komşuları vardır. Neuriler, her yıl ''don'' (Eski Türkçe görünüm, kıyafet) değiştirerek ‘’kurt’’ kılığına girerler. Tıpkı Truvalı Dolon'un kurt kılığına girip düşman hatlarına geçmesi gibi, tıpkı Romalıların öncü kuvveti olan İskitlerin kurt kılığında gezmeleri gibi. İskandinavların ata saydıkları Odin'in babasının adı Bur iken dedesinin adı da Buri'dir, o da Kurt'tur.


Heredot'ta geçen ve İskit Türkleri’nin atası olan Targitaos'un annesi bugün Dinyeper denilen Borysthenes Irmağı’nın kızıdır. ‘’Borysthenes’’ İskit-Türk efsanelerinde nehir tanrısı olarak geçer. Bory-sthenes kelimesi ile Bory-Bori-Börü ve Bora arasında etimolojik benzerlik ilgi çekicidir. Ve Bora aynı zamanda Suvar Türklerinde de görülür. Hunların da atası sayılan, göçer olarak atıyla gezen tanrıları Sabazios ile Suvarlar da eski Türklerden değil midir?...


SABAR (SABİR-SUVAR) TÜRKLERİ (Macarca: Szabirok ) :


Sabarlar, 463-558 yılları arasında Karadeniz’in kuzeyinde ve Kafkaslar’da önemli rol oynayan bir Türk kavmidir. Rusya Federasyonu’ndaki ‘’Sibirya’’ bölgesi ismini bu Türk kavminden almıştır.


Bizans tarihçisi Prokopios’un Sabarlar hakkındaki kayıtları çok ilginçtir; “Sabarlar insan hafızasının hatırlayabildiği zamandan beri, ne İranlılardan, ne de Romanlılardan hiç kimsenin düşünemediği makinelere sahiptirler; Öyle ki her iki imparatorlukta fenci eksik olmamış ve her devirde muhasara (kuşatma, sarma) makineleri yapılmıştır. Fakat şimdiye kadar bu ‘’barbarlarınkine’’ benzer bir buluş ne ortaya konmuş, ne de onlar gibi kullanılmıştır. Bu şüphesiz insan dehasının bir eseridir. Bu kayıt o zaman için ‘’Batı medeniyetinin’’ temsilcisi sayılan Bizans üzerindeki Sabar tesirlerini açıkça ortaya koyar.


Sonuç olarak görmekteyiz ki; Orta Avrupa’da Hun hakimiyeti yıkıldığı sırada Doğu Avrupa’da yine bir Türk kavmi tarih sahnesine çıkarak, Sasani ve Bizans imparatorluklarıyla boy ölçüşmüştür. Çok ilginçtir ki; o zamanın iki büyük yerleşik medeniyeti kuzeyde yaşayan yerli kavimlere hiçbir kalıcı tesir yapamazken, ''barbar'' addedilen bir Türk kavmi bu yerliler üzerinde asırlarca sürecek olan kalıcı etkiler yapıyordu.


(Kaynak : Prof. Dr. Ahmet Taşağıl - http://ahmettasagil.files.wordpress.com/2010/10/sabarlar.pdf)

https://tarihvearkeoloji.blogspot.com/2014/03/leto-kurtlarin-tanricasi-ve-etruskler.html

Hyper ‘’büyük’’ anlamındadır. Leto, Hyperborean'dan bir Dişi Kurt tarafından mı getiriliyor, yoksa Leto'nun kendisi mi bir Dişi Kurttur? Tabi ki kendisi bir Dişi Kurttur. Efsaneye göre yolculuk sırasında doğum sancıları başlar ve dişi bir kurda dönüşür. Ayrıca Apollo'nun rahibi olarak geçen Abaris de Hyperborean'lı olarak anılır. Abaris, Avar Türklerinin antik dönem adıdır ve Abaris bir kam’dır (yani şaman’dır). Bir Karya şehri olan Miletos/Milet MÖ 2000-1000 yıllarında Hitit kaynaklarında geçen Millawanda ile aynı yerdir. MÖ 3500 'e kadar giden bir tarihi vardır ve o dönemde Hititler, Anadolu'nun yerlisi olan Hatti ülkesini henüz işgal etmemiştir. Mitolojiye göre, Miletos, Apollo ile Minos'un kızı Akakallis'in oğludur. Akakallis babasının gazabından korumak için oğlunu ormanda saklar, Apollo da oğlunu beslemesi için Dişikurt'a teslim eder. Bir de abisi vardır Miletos'un, Kydon. O da hayvanlar tarafından büyütülür. Adına basılan paraların üzerinde emziren bir Dişikurt vardır. Miletos'un da ikizleri vardır; kızı Byblis ile oğlu Kaunos (Dalyan).

Dişikurt tarafından beslenen = Apollo'nun oğulları Miletus ile Kydon Apollo ile Artemis'in annesi, bir Dişikurt olan tanrıça Leto... hep aynı bölgede...ANADOLU. Artemis'in sembolleri; Geyik, Okçu (İskit ve Hattiler'de bolca görürüz), köpek (kurt bile olabilir !), okçuluk (bozkır savaşçıları, İskitler - Amazonlar), ay (kurtların sembolü), bereket (Anadolulu anatanrıça, Kibele, Kubaba’dan türemiş bir Ana-Tanrıçadır). Apollo'nun sembolleri; Güneş, okçuluk, defne ağacı (Efeler içinde kutsaldır), lir (Marsiyas'ın flütüne karşı; flüt İskitlerden geçmedir), oğlu Asklepios'un eğitimini at-adam olan Cheiron'a verir (at-adam İskitlerden esinlenerek üretilmiş mitolojik bir karakterdir). Sonuç...


Aslında hep aynı hikayeler, herkes kendine göre yontmuş... Dişi Kurt Leto ile İkizler: Apollo-Artemis / Miletos-Kydon / Byblis-Kaunos / Romus-Romulus, arkaik-kadim bir kültürden devşirilmiş, sonraki kültürler tarafından değiştirilerek sahiplenilmiş; peki biz ne yapmışız ??... Arsa, inşaat, kısır çıkarlar uğruna bir çok tarihi eserimizin

tahrip edilmesi ve yurt dışına kaçırılmasına göz yummuş, sahip çıkamamışız !...


Başkaları sahip çıkacağına biz sahip çıksak daha iyi olmaz mı ?... Bu zihniyetin artık değişmesi gerekmiyor mu ?!...



137 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page