top of page

HAZARLAR ve KARAİMLER

Güncelleme tarihi: 14 Nis 2023


"Hazarlar, Musevi tarihinin en önemli bir bölümüdür ve bu mirası sahiplenmek özelikle Aşkenaz Musevileri’nin sorumluluğundadır." ... "Musevilik bir ırk kavramı değildir."

Hazarlar, 5. yüzyılda, Attila’nın 434 yılında Hun imparatoru olması üzerine bir süre Hunlara tâbi olmak zorunda kalmışlardır. 586’dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, “Türkler” olarak geçmekte olup, batıda Göktürk Kağanlığı’nın en uç noktasını oluşturuyorlardı. Bu dönemde Göktürk Kağanlığı’na bağlı olan Hazarlar, Sasanilere karşı Bizans’a yardım ediyorlardı. Çoğu, 740’lı yıllarda Museviliği benimsemiştir. Hazar kelimesi, gez(mek) anlamına gelen ‘’kaz’’ kökünden türemiştir. Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelir.


Hazar Kağanlığı yıkıldıktan sonra batıya göç eden Hazarlar, Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine (Polonya, Çekya, Slovakya...) yerleştiler. Aşkenaz Musevileri olarak anıldılar. Bazı Musevi Hazar Türk’ü, İspanya, İtalya ve Portekiz’e de göç etmiştir.


Hazarlar tarih sahnesine Sabar (Sabir-Sibir) Türkleri’nin devamı olarak çıkmışlardır. Günümüzde Hazar Denizi adında yaşamaya devam eden ''Hazar'' ismi tarihî kaynaklarda, 558 yılında Sabarlar’ın siyasî varlıklarını kaybetmelerinden önceki Sâsânî-Sabar savaşları dolayısıyla geçer. 10. Yüzyıl İslâm tarihçisi Mes‘ûdî, İranlıların ''Hazar'' adını verdiği topluluğa Türkler ’in Sabar (Sabîr) dediklerini söylemektedir (et-Tenbîh, s. 83). Hazarlar Arapça kaynaklarda Hazar, İbranicede Kuzari, Latince ’de Chazari / Gazari, Grekçe’de Khazaroi, Rusça ’da Kozar / Kazarin, Macarca ’da Kozar / Kazar, Ermenice ’de Hazirk, Gürcüce ’de Hazari, Çince ’de T’u-Chüe Hosa (K’osa) adıyla zikredilmektedir.


Hazar Ülkesi genelde Hazar Denizi ile Karadeniz arasındaki sahayı kaplıyordu. Güneyde Kafkas Dağları sınır olmakla beraber Azerbaycan ve İrmîniye sık sık Hazar hâkimiyetine girmiştir. Bu topraklar kuzeyde İdil (İtil) Bulgar Türkleri’nin ülkesine, Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara, hatta Kiev’e kadar uzanıyordu. Hazar Devleti, esas ağırlık merkezi önceleri Terek Nehri boyunda iken daha sonra İdil, Yayık, Don ve Kuban nehirlerinin havzalarına yayılmış ve önemli ticaret yollarını kontrol altına almıştır.


Devletin temel unsuru Ak Hazar ve Kara Hazar diye iki gruba ayrılan Hazar ahalisiydi. 8 ve 9. yüzyıllarda iyice genişleyen Hazar Kağanlığı’na, İdil Bulgarları, Kama ve İdil boylarındaki çeşitli Fin kavimleriyle Burtaslar ve Orta Dinyeper (Özi) yöresindeki Slav kavimleri de itaat ettiler. En geniş zamanında Hazar ülkesinin sınırları Yayık ve Cim nehirlerinden batıda Dinyeper nehrine kadar uzanıyordu.


Hazar Kağanlığı’nın hüküm sürdüğü yüzyıllarda (MS 651-1048) Bağdat’ta Tevrat’ın din adamları ve hahamlarca yorumlanmasına karşı bir protesto hareketi başlar. Bu hareket Karaim mezhebini doğurur. Musevi inancını benimsemiş Hazarların ise bu mezhep (Karaim) ile tanışmaları yaklaşık 100 yıl sonra olur. Bizans İmparatorluğu, Museviliğin Karaim mezhebine mensup bir grup tüccar ve aileyi topraklarından sürer. Bu Hazar Kağanlığı’nın himayesine sığınırlar. Hanlığın İpek Yolu ticaretini canlandıran Karaim halkı Türk kökenli Hazar Kağanlığı üzerinde etkili olur. Türk kökenli halklar da bu süreçte Karaim mezhebini seçerek günümüz Karay Türklerinin atalarını oluştururlar. Karaimler inançlarında Tora Yazıtlarını temel alırlar. ''Tora'' kelimesinin ''Töre'' kelimesi ile benzerliği ilgi çekicidir.



Aşkenaz Musevileri arasındaki bazı ünlü isimler...


Bilim insanı Albert Einstein,

Annesi tarafından Aşkenazi olan Peter Sellers ile Dustin Hoffman,

Stalin'e karşı duran ve Kızıl Ordu'yu kuran Lev Troçki (Leon Trotsky),

Bio-kimyacı İsaac Asimov ve ünlü kurgu-bilim kitapları,

Golda Meir - 1898'de Ukrayna Kiev' de Musevi (Aşkenaz) bir ailede doğdu, (doğum Golda Mabovitch; 3 Mayıs 1898 - 8 Aralık 1978), İsrailli öğretmen, devlet kadını, politikacı ve İsrail'in dördüncü başbakanı,

Harry Houdini ve büyülü dünyası...


KARAY TÜRKLERİ - KARAİMLER - KIRIMÇAKLAR

19.Yüzyılda geleneksel kıyafetleri ile Kırım Karayları- Auguste Raffet 1837

Dini inanış olarak Museviliği seçen Türk halkıdır. Baltık bölgeleri ile birlikte Beyaz Rusya, Litvanya, Kırım, Batı Ukrayna, Polonya, ABD, Rusya, Dağıstan, Türkiye, İsrail ile Romanya’da yaşamakta olan Musevi Türk topluluğudur. Dini kökenlerini Musevilikte, milli kökenlerini ise Türklükte bulur ve kendilerini orta çağın en büyük güçlerinden biri olan Hazar Kağanlığı’ nın torunları olarak görürler. Bu topluluktan pek çok Türkolog yetişmiştir. Seraya Şapşal, Firkoviç, Gabay bunlardan bazılarıdır. Türkiye'de Karaylar hakkında yayınlanan en geniş kapsamlı eser Erdoğan Altınkaynak'ın ‘’Tozlu Zaman Perdesinde Kırım Karayları’’ adlı kitaptır. Kırım Karaylarını araştıran Erdoğan Altınkaynak bu çalışmasında, Karay halkının soyunu, göç hareketlerini, dini inanışlarını, sosyo-ekonomik tablosunu, günlük yaşam akışını, masallarını örnekleriyle vermiştir. Karaizm Museviliğin bir mezhebidir. Museviliğin 10 Emir kurallarıyla kadim Şamanizm inancındaki Gök Tengri kültünün sentezi gibidir.


Bazı tarihçi ve dilbilimcilere göre kim oldukları, nereden geldikleri, tarihin hangi sayfasında yer aldıkları hala gizemini koruyor. Bazıları onları Yahudilerin bilinmeyen tarihi kayıtlara geçmemiş bir kolu, hatta 13. Kavmi olarak görüyorlar. Yine bu görüş ve teorinin sahipleri Doğu ve Kuzey Avrupa Yahudilerinin ‘’Aşkenaz’’ toplulukların kökenini onlara bağlıyor. Peki, ya konuştukları dil, gelenekleri, günlük adet ve halleri, ibadet terminolojisi ve onlara ait pek çok etnolojik unsur neden bu kadar Türklere benziyor?


Artık gen araştırmaları da gösteriyor ki kuzeydeki bu Musevi topluluk Karaylar olarak bilinen halk Karaim öğretisini benimsemiş bu coğrafyanın bizzat kendi öz çocukları…Yani, tarihin unutulmuş bir döneminde Musevi inancını kabul etmiş Türk kültürlü ve kökenli, bir halk.

Kırım Bahçesaray’ın 3 km dışında bulunan Çufut Kale belki de Kırım yarımadasındaki en özgün antik arkeolojik yerlerden biri…

‘’Çufut’’ ya da ‘’çıfıt’’ Tatarca’da ‘’Musevi-Yahudi’’ anlamına gelir. Kale yerleşiminin içinde sinagoglara benzeyen eski ‘’knessa’’ kalıntıları görülür. Çufut Kale Kırım’daki Karaim Türkleri Karaylar için bir bilim-sanat ve inanç kentiydi.

Harita, Türk kökenli Hun, Alan ve Hazar Hanlıklarının MS 3.yüzyıllardan başlayarak Avrupa’nın demografik yapısını nasıl etkilediğini ve Kavimler Göç’ünü göstermektedir.

Kavimler göçü sonucunda, Roma İmparatorluğu doğu ve batı olarak ikiye ayrılmıştır (395). Batı Roma İmparatorluğu 476 da yıkılmış ve toprakları üzerinde birçok Germen devleti kurulmuştur. Avrupa’nın etnik yapısı değişerek yeni milletler ortaya çıkmıştır. Alanlar, Vandallar ve Vizigotlar, İspanya Yarımadası’na gelerek İspanyolların; Angıllar ve Saksonlar, Britanya adalarına yerleşerek İngilizlerin; Germen kavimleri, Ren Nehri kıyılarına yerleşerek Almanların oluşmasını sağlamışlardır.


Bunun sonucunda;


Kavimler Göçü devletleri diye bilinen bugünkü İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya gibi Avrupa devletlerinin temelleri atılmıştır.


Türkler, Avrupa’da bir Hun Devleti kurmuşlardır.


Türk kültürü Avrupa’da yayılmıştır.


İlk Çağ sona ermiş, Orta Çağ başlamıştır.


Çufut Kale 19.yüzyılın ikinci yarısına kadar yerleşim görmüş, MS 6. yüzyılda Batı Hun İmparatorluğu’nun akraba topluluğu ya da kuzenleri sayılan Alanlar burada kale inşa etmişler; 200 yıl sonra Hazar Kağanlığı’nın egemenlik alanına girerek büyümüş ve nihayet 15.yüzyılda Altınordu Devleti’nin dağılması sonrası Kırım Hanlığı’nın ve Karay Türkleri’nin bir merkezi haline gelmiştir. Kırım Hanlığı merkezi Bahçesaray’a alındıktan sonra da 19.yüzyıla kadar Karay Türkleri burada yaşamaya devam etmiş.


19.Yüzyıl sonrası ise çeşitli sebeplerle, Kırım’ın değişik yerlerine dağıldıkları biliniyor. Kezlev yani Gözleve Şehri ve bölgesi Kırım’ da en fazla yaşadıkları bölge.

Karay Türkü bir kadın. Sol göğsünün üzerinde Türklerin en kadim ikonografisi, KÜN-AY TAMGASI...


Onların bir bölümü de günümüzde Litvanya’ da başkent Vilnius’a yakın Trakai şehri ve adasında yaşamaktadır. 1401 yılında Litvanya Kralı Vitautus tarafından davet edilen 300 ü aşkın Karay Türkü’nün burada kralın muhafız alayını oluşturduğu bilinir.

Karay Türkleri’nin 15.Yüzyıldan itibaren Osmanlı’ daki hoşgörü ortamından yaralanıp İstanbul ve Anadolu’da da yerleşik ticarete giriştikleri biliniyor. İstanbul’daki cemaatin yaşadığı bölge ise günümüzde Karaköy olarak anılıyor. Yani Karaköy adını siyah renkten değil Karaylardan alıyor.


Karayların konuştuğu dil Kıpçak Türkçesi grubuna dahil. Karay kültüründeki Kıpçak Türk karakteri Güney Rusya'da Kıpçak Stepleri (Deşt-i Kıpçak) denilen bölgede yaşayan Karayların atalarının Türkçe konuşan diğer halklarla karışmış olabileceğini akla getiriyor.


Günümüzde küçük bir topluluk olan Karayların dilini yeryüzünde konuşanların sayısı 5.000 civarındadır.

Karay dilinin, Karaçay, Kırım Tatarca’sı, Nogay gibi öteki Kıpçak Türkçesi lehçeleri ile birçok ortak özelliği vardır. Bu lehçeleri konuşan topluluklar dil dışında ortak gelenekler, öyküler, masallar, mitler, koşuklar, yemek adları gibi özellikleri de paylaşırlar.


Karaylar ibadetlerinde Karay Türkçesi konuşurlar. Karay Türkçesinin Troki (Trakay), Kırım ve Haliç-Lutsk şeklinde üç ağzı bulunuyor.


Bir Karaim atasözü ‘’Adetler dinin yarısıdır’’ der. Onlar ulusal kimliklerini ve ata adetlerini dini inançları ile buluşturdular. Konuştukları dili korudular. Akrabalık bağına önem verdiler ve geçmişin mirasına sahip çıktılar. Ancak azalan nüfusları onların geleceğini zorluyor. Dünyada sayıları 100 lerle ifade edilen bu Türk Musevi topluluğu Karaylar unutulmuş bir tarihin kahramanları; Türk tarihinin en az bilinen sayfalarını yazmış kadim bir halk…


KIRIMÇAKLAR ise bir başka Kıpçak kökenli Musevi Türk boyudur. Karaimler ile akraba olup özellikle Kırım’da ve Rusya’da yaşamaktadırlar. Günümüzde sayıları 4.000 civarındadır.


Önceleri Ruslar tarafından Aşkenaz ve Gürcistan Yahudileri gibi Rus İmparatorluğu'nda yaşayan diğer Yahudilerden farklı olduklarını belirtmek amacıyla onlara Kırımçak ismi verilmesine rağmen Kırımçaklar bu ismi 19. yüzyılda benimsediler. Bu ismin benimsenmesinden önce kendilerine "İsrail'in Çocukları" anlamına gelen ‘’Srel Balaları’’ (Срель балалары) derlerdi.


Kırım Tatarları ise Kırımçaklara ‘’zuluflı çufutlar’’ (zülüflü-favorili Museviler) ve Karaylara zulufsız çufutlar (favorisiz Museviler) diye hitap ederlerdi.


Kırımçaklar, Kırım Tatarca’sının değişmiş bir çeşidi olan Kırımçakça konuşurlar. Eskiden İbrani alfabesi ve yakın zamanda Kiril alfabesi kullanılan bu dilde Sami dil ailesinden İbranice ve Aramca'dan birçok kelime bulunur. Rus ve Alman soykırımından en çok etkilenmiş topluluklardandır.


Not : Detaylı bilgi için bkz. ''Kitap'' sekmesi, ''Karay Türkleri'' bölümü...


Kaynaklar :


53 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page