top of page

FRITZ NEUMARK ve TÜRKLER

Güncelleme tarihi: 19 Ağu 2023


Türkiye'de iktisat öğreniminin gelişmesinde ve gelir vergisi yasalarının hazırlanmasında önemli katkıları olan Musevi Alman iktisatçı, Türk üniversitelerinde halen görevli bulunan çok sayıda iktisat ve maliye öğretim üyelerinin hocası Prof. Fritz Neumark (1900-1991) ‘ın tespitleri hepimiz için son derece çarpıcıdır. 1933'de, Ulu Önder Atatürk’ ün katkılarıyla, Hitler Almanya’sından Türkiye'ye göç edip, öğretim üyesi ve bilim insanı olarak akademik yapılanmaya yön veren bir çok Musevi Alman bilim insanından biridir. 1953 yılı başına kadar Türkiye' de kalarak İstanbul Üniversitesi'nde, maliye ve iktisat dersleri vermiştir.



Atatürk’ün yaptığı işler arasında takdirle anılacak çok etkileyici ve Alman tarihi bakımından da önemli bir diğer husus: 1933 yılından sonra Türkiye’ye göç eden Alman bilim insanları ile ilgilidir.


Bonn’daki Dışişleri Bakanlığı arşivinde olan ve henüz açıklanmamış bulunan çok önemli bir belge sayesinde, Reich hükümetinin 1934 yılından itibaren belgedeki ifadesi ile İstanbul Üniversitesi'ndeki “Yahudileşmiş göçmen kliği” ile bütün yollara başvurarak nasıl uğraştığını ve fakat raporun yazıldığı 1939 yılına kadar herhangi bir başarı kazanamadığını tamamen öğrenmiş bulunuyoruz. (3)


İstanbul Üniversitesi'ne 1933’te gelen Alman hocalar1938 yılında Avusturya’nın ilhakından sonra - Avusturya’dan ve - Münih anlaşmasından sonra — Prag Üniversitesi'nden oldukça fazla sayıda göçmeni de kendilerine katmayı başarırlar. Bundan başka, diğer yüksek okullarda, enstitülerde ve Ankara’daki Bakanlıklarda çok sayıda Alman göçmenin çalışma imkânı bulması da ayrıca önemli bir olaydır.


Sonuçta III. Reich’ın zulmünden kaçan göçmenler sayı olarak en çok ABD'ne gitmişler (Ör. Albert Einstein, vd...) fakat kalite olarak, yani gittikleri ülkede gördükleri iş ve önem bakımından Türkiye birinci sırada yer almıştır.


İstanbul Üniversitesi’nin İktisat ve Hukuk Fakültelerinde ders verdiği 1952 yılında bir gün, Neumark ve öğrencileri, birlikte Boğaziçi gezisine çıkarlar. Talebelerinden biri orada, kendisine şu soruyu sorar:


“Avrupa bizi neden sevmez hocam?...”


Prof. Neumark şu cevabı verir: “Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir.”


Asırlardır Kilise’nin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Sebeplerini sıralayayım:


1-Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama faraza, laiklik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız bile size düşman olarak bakmaya devam eder.

2- Sizler farkında değilsiniz ama, onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivleri tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir.

3- Avrupanın pazarı idiniz, şimdi Avrupa’yı kendinize pazar yapmaya başladınız (1950'lilerin başları...).

4- En az 400 yıl Avrupa’da ve sırtımızda at koşturdunuz.

5- Selçuklular Anadolu’yu, Osmanlılar Orta Avrupa ve Balkanları Haçlı Ordusuna mezar ettiler.

6- Sizi silah zoru ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hakimiyet sağladılar. (Vahşi kapitalist, tüketici, muhtaç toplum.....)

7- Selçuklu ve bilhassa Osmanlı, İslamiyet uğruna herşeylerini feda etmekteydiler. Onlar olmasa, İslamiyet bugün belki sadece Hicaz’da varlığını devam ettirirdi. Kaldı ki, Vahhabiliği (günümüz Suudi Arabistan’ının resmi mezhebi) kuranlar da, İngiliz Dominyon Bakanlığının adamlarıdır. Batı her yerde İslamiyeti, sapık inançlara kanalize ederek kullandı.

8- Kilise size kin kusmaktadır.

9- Ben Türkiye’ye geldiğimde iki Üniversiteniz vardı. Şimdi 19 Üniversiteniz var (1950'lilerin başları...).

10- Sizler gerçek hüviyetinize döndüğünüz an, Avrupa’nın refah ve medeniyeti yıkılır.

11- Yine sizler, Avrupanın tarihi düşmanısınız. Ve daima düşman kalacaksınız.


1933’te Hitler Almanya’sından Türkiye’ye kaçan büyük bilgin Neumark, 1952’de Türkiye’den vatanı Almanya’ya geri dönmüş, Frankfurt Üniversitesi’nde rektörlük yapmış, dersler vermiş, 1991 yılında vefat etmiştir.


Konu üzerinde, benim daha fazla ekleme ve açıklama yapmama gerek yok gibi. Çünkü herşey apaçık bu 11 şıkta ortaya konulmuş.


Kısa yorumlarımı paylaşmak isterim...


Aslına bakarsanız, Selçuklu ve Osmanlı tarihi bize Avrupa coğrafyasında çokça fetih ve çatışma ortamı olduğunu gösterse de, bu korku, sevmeme ve rövanş duyguları yalnızca Avrupa'ya ait değildir. Türk Tarihi incelendiğinde, Arap Yarımadası, Kuzey Afrika, İran, Hindistan, Rusya, Çin gibi coğrafyalarda da binlerce yıl boyunca Türk unsurunun etki ve hakimiyeti söz konusu olmuştur. Bu etki kendini yalnızca yönetim, devlet, imparatorluklar alanında değil karşılıklı kültür ve dil etkileşimi alanında da göstermiştir. Bu etki kimi zaman iletişim ve ortak paydaları ortaya çıkarmış, kimi zaman da korku, rövanş ve yok saymaya kadar gitmiştir.


Bu nedenle hocamız Neumark'ın tespitlerini dikkate almak, Atatürk'ün yapmak istediği gibi tarihteki Türk unsurunun insanlığa olan pozitif katkılarını ortaya koyup, ön plana çıkararak barışa hizmet etmek, tarihsel olguları göz önünde bulundurarak gerçekçi olmak biz Türk vatandaşları açısından önemlidir.


Ayrıca, bugün Türkiye'de ne yapılıyor?... Belki bir çok üniversite açılıyor ancak kalite çok düşük kalıyor. Üniversitelerin özerkliği ellerinden alınıyor. Önemli olan her saat başı üniversite açmak değil, ülkenin her tarafında kaliteli, bilgi-teknoloji çağının gereklerine uygun, çağdaş ve bilimsel eğitim veren üniversiteler açmak...Aynı 1933-50 arası yapıldığı gibi; konularında uzman hocalar, profesörler yetiştirmek; Finlandiya örneğinde olduğu gibi onları en yüksek ücretlerle onurlandırmak, değer vermek.


Bu üniversitelerden mezun gençlere istihdam yaratmak için startejik planlama yapmak; uzun vadeli üretim, bilişim ve teknoloji hedefleri belirlemek; bu genç ve değerli beyinleri dışarıya kaptırmamak...


İşte, Cumhuriyet'imizin ilk yıllarında yapıldığı gibi bu politikalar tekrar hatırlanıp uygulandığı takdirde Türkiye ve Türk insanının dünyada hak ettiği değeri bulacağına inanıyorum...


Karamsar olmaya gerek yok, gerçekleri görelim ve bu gerçeklere göre davranalım...


Kaynaklar :

(3)- 110 sayfalık bu raporun adı şöyledir: Die Tâtigkeit deutscher Hochschullehrer an Türkischen wissenschaftlichen Hochschulen. Bericht des Oberregicrungsrates Dr. Scurla über die Ergcbnisse einer Dienstreise vom 11-25 Mai 1939 nach İstanbul und Ankara. (Alman yüksek okul öğretmenlerinin Türkiye yüksek okullarındaki faaliyetleri. Oberregierungsrat Dr. Scurla’nın 11-25 Mayıs 1939 tarihindeki Ankara ve İstanbul seyahatine ilişkin raporu). Ankara Büyükelçiliği dosya No: Kült. X-3, Bonn Dışişleri Bakanlığı siyasi arşivi.



79 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page