top of page

EGE ADALARI'NIN HAZİN TARİHÇESİ

Güncelleme tarihi: 10 Ara 2023


Osmanlı İmparatorluğu'nun Venediklilerden, Cenevizlilerden ve Rodos Şövalyelerinden aldığı, bir bölümü Anadolu'nun doğal uzantısı olan Ege Adaları'na ilk çıkışımız Selçuklu Dönemi'nde 1089-1090 yıllarında ÇAKA Bey komutasında Midilli ve Sakız’ın fethiyle gerçekleşti.


Daha sonra Menteşe, Aydın, Saruhan ve Karesi Beylikleri bölgede hakimiyet kurdular. Daha sonra Yıldırım Beyazıt (1389-1402), Çelebi Mehmet (1413-1451), II.Murat (1421-1451) dönemlerinde akınlar ve işgaller yapılmışsa da kalıcı bir fetihe dönüşmedi.


Adaların fethi; Girit hariç

Fatih Sultan Mehmet döneminde (1456’da Taşoz ve Limni’nin fethiyle başlayıp, 1470, 1479 yılları arasında ve;

• Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1522, 1538) yıllarında olmak üzere iki aşamada gerçekleşmiş (1) ve 1715’te İstandil’in (Tinos) alınmasına kadar 250 yıl sürmüştür.


(2)Yunanistan Yarımadası ile Anadolu Yarımadası arasında bulunan ve toplam alanı 23.000 kilometrekare kadar olan Ege Denizi'ndeki 3000’e yakın ada ve adacık, fiili olarak Osmanlı döneminde tamamen elimizden çıkmıştı.


Kurtuluş Savaşı sonunda 1923 Lozan antlaşması ve II.Dünya Savaşı'na katılmadığımız için davet edilmediğimiz 1947 Paris Sözleşmesi'yle Osmanlı’nın kaybettiği adaların durumu tescillendi.


Ege Adaları'nı coğrafi konumlarına göre değerlendirdiğimizde;

a. BOĞAZ ÖNÜ ADALARI – (Limni, Semadirek, Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adası, Taşoz, Ayios Evstratios)

b. DOĞU EGE ADALARI – (Midilli, Sakız, Sisam, İkaria Hiyos, Samos)

c. ONİKİ ADA – (İstanköy, Sümbeki, Patmos, Lipsos, Leros, Kalimnos, Tilos, Kalki, Astipalaia, Rodos, Meis, İncirli)

d. KUZEY SPORAT ADALARI - (Şeytan, Eğriboz, Akiatos, Skopeles, Alonisos, Pelagos, Piperi, Skiros)

e. KİKLAT ADALARI - (Yunanistan anakarası yakınındakiler)

f. GİRİT ADALARI - (Girit, Kerpe, Kasot, Andikitira, Kriti, Gavdos) olarak isimlendirebiliriz.


ADALARIN ELİMİZDEN ÇIKIŞI


Mahmut Özyürek’in adaların kaybedilişini kronolojik olarak anlattığı yazısından paylaştığım aşağıdaki satırlar zannedersem adaları kimin verdiği konusunu yeterince aydınlatacak:

1. Eylül 1829-EDİRNE Anlaşması : Osmanlı Padişahı II. Mahmut döneminde, Yunanistan’ın 1830’da bağımsızlığını kazanmasıyla kaybedilen Mora ve Attika Yarımadası’na ek olarak; Eğriboz, Kuzey Sporat Adaları, Siklat Adaları da elimizden çıkmıştır. (İLK KAYIP, bkz. yukarıdaki harita)

2. UŞİ Antlaşması (18 Ekim 1912) : Padişah Sultan Mehmed Reşad (II.Abdülhamid'in kardeşi) döneminde Osmanlı Donanması’nın zayıflığından yararlanan İtalya 1911 Eylül sonunda Trablus’a saldırdı, akabinde 12 Adaları işgal etti. II.Abdülhamid döneminde Haliç’e hapsedilerek çürütülen Osmanlı Donanması’nın zayıflığı, Yunanistan’ın da iştahını kabarttı. Yunanistan, Averof zırhlısıyla Ege Adaları'nı, özellikle Midilli’yi işgal etti. İki cepheden kuşatılan Osmanlı, İtalya ile Uşi Antlaşması’nı imzaladı. Bu antlaşma ile Osmanlı, 12 Ada’yı Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya’ya bıraktı. Ancak kısa süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ile İtalya’nın karşı karşıya gelmesiyle adalar İtalya’da kaldı. Böylece 12 Ada, fiilen 1912 ve 1914 yıllarında elden çıktı.

3. LONDRA Antlaşması: (30 Mayıs 1913) ve Atina Antlaşması (14 Kasım 1913): Balkan Savaşı'nda çok ağır bir yenilgiye uğrayan Osmanlı, 12 Ada ve Trablusgarp’ın işgaline karşı koyamadığı gibi, Ege Adaları’nın işgaline de karşı koyamadı. I.Balkan Savaşı'nı bitiren 30 Mayıs 1913-Londra Antlaşması'na göre Ege Adaları’nın geleceğinin “büyük devletlerce” belirlenmesine karar verildi. Ayrıca Girit Adası Yunanistan’a bırakıldı. II. Balkan Savaşı sonundaki Atina Antlaşması’yla da (14 Kasım 1913) Ege Adaları’nın geleceğinin yine “büyük devletlerce belirlenmesine” karar verildi.

4. BÜYÜKELÇİLER KONFERANSI (Şubat 1914): Ege Adaları Yunanistan’ın elindeydi ama Osmanlı Devleti, 22-23 Aralık 1913’te büyük devletlere, Anadolu kıyılarına yakın Midilli ve Sakız gibi adaları Yunanistan’a bırakmak istemediğini bildirdi. Ancak büyük devletler, buna karşı çıkınca Osmanlı geri adım attı. Sonuçta Londra’da Büyükelçiler Konferansı toplandı. Burada alınan kararlar 14 Şubat 1914’te Osmanlı’ya iletildi. Buna göre Meis Adası hariç 12 Ada İtalya’ya, İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada dışındaki bütün Ege Adaları Yunanistan’a verildi. Osmanlı Devleti bu durumu kabul etmeyerek 15 Şubat 1914’te büyük devletlere bir nota gönderdi. Ancak bir sonuç alamadı. Bu sırada I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Ege Adaları fiilen Yunanistan’da ve İtalya’da kaldı. Türkiye’nin elinde ise sadece Gökçeada, Bozcaada ve Meis vardı.

5. SEVR Antlaşması (10 Ağustos 1920): Sevr Antlaşması’nın– 84. Maddesi’ne göre Türkiye, Gökçeada (İmroz), Bozcaada, Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya gibi tüm adaları “Londra, Atina ve Büyükelçiler Konferansı” kararları doğrultusunda Yunanistan’a verecekti.– 122. Maddesi’ne göre ise Türkiye, İtalyan işgali altında bulunan Stampalia, Rodos, Herkit, Kerpe, Kaşot, Piskopis, İncirli, Kalimnos, Loryos, Patnos, Limpos, Sümbeki, İstanköy adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Kastellorizo Adası üzerindeki bütün haklarından, sıfatlarından vazgeçecekti.

22 Haziran 1920 de İngiliz destekli Yunan güçleri imzalanacak antlaşmanın (Sevr) kabulünü zorlamak için Milne Hattı’nı aşarak Bursa-Uşak çizgisinde ve Trakya’da harekete geçtiler. Bu durum karşısında çaresiz kalan saltanat şurası 22 Temmuz 1920 de antlaşmayı imzalama kararı aldı. Türkiye topraklarını parçalayan bu vahim antlaşmanın Vahdettin döneminde imzalanmış olması da günümüzde bir çok tartışmayı bereberinde getirmektedir. Tartışılsa da tartışılmasa da tek gerçek imzalanmasının önüne geçilememiş olmasıdır.

6. LOZAN Antlaşması (24 Temmuz 1923 ) : Gökçeada, Bozcaada ve Meis dışındaki tüm adaların Yunanistan’a bırakıldığı ısrarla belirtilmiş, 23 Nisan 1923’te Eşek Adası’nın Türkiye’ye bırakıldığı kabul edilmişti. Meis Adası ise Türkiye’ye verilmedi. Yine anlaşma sağlanamadı ve görüşmeler kesildi. Sonunda 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adası, Eşek Adası gibi adalar alınabilmişti. Ayrıca Anadolu sahillerine üç milden az uzaklıkta bulunan adalar ve adacıklar da Türkiye’ye verilmişti. Bunların dışında ise, Lozan’da Yunanistan’a ve Türkiye’ye verilen adalar dışında egemenliği hukuksal olarak belirtilmemiş ada ve adacıklar (aidiyeti belirsiz ada ve adacıklar) bulunuyor. Bütün bu savaşlar öncesinde Ege Adaları Türklerin kontrolünde olduğu ve de Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın mirasçısı ve hukuki devamı olduğu için adalarda hukuken hak iddia edebiliyoruz. Yunanistan’a antlaşmalarla verilen adalar dışında kalan tüm adaların Türkiye’ye ait olması kadar doğal bir şey yoktur. Adaların Türkiye’ye ait olduğu 20. yüzyılın İngiliz ve Amerikan haritalarında da belirtilmiştir. Ayrıca Lozan Barış Antlaşması’nın 15. maddesinde sözü edilen 2 numaralı haritada da adaların Türk hâkimiyetinde olduğu altı siyahla çizilerek gösterilmiştir. Söz konusu haritada Yunan ve İtalyan Adaları da altı kırmızı ile çizilerek gösterilmiştir. Yine 1943 yılına ait İngiliz haritasında, 1951 yılına ait Amerikan haritasında da adalar Türk toprağı olarak gösterilmiştir.


SONUÇ OLARAK; Osmanlı zamanında Eylül 1829-EDİRNE Antlaşması, 18 Ekim 1912-UŞİ Antlaşması, 30 Mayıs 1913-LONDRA Antlaşması, 14 Kasım 1913-ATİNA Antlaşması, 14 Şubat 1914-LONDRA Büyükelçiler Konferansı ve 10 Ağustos 1920-SEVR anlaşmasıyla Ege’deki tüm adalarımız ne yazık ki kaybedilmişti.


LOZAN Antlaşmasıyla İmroz, Bozcaada, Tavşan Adaları ve Anadolu sahiline üç milden yakın olan ada, adacık ve kayalıkların alındığı açıkça anlaşılıyor.

Günümüze baktığımızda ise, Yunanistan'ı yönetenler (?) Batının da desteği ile, Ege'deki adaları silahlandırmakta ve ‘’egemenliği antlaşmalarla devredilmemiş’’ olan ada ve kayalıklar (3 mil) üzerinde dahi egemenlik iddia etmekte bir sakınca görmemektedir. Bu ise açıkça 1923 Lozan ve 1947 Paris barış antlaşmalarının ilgili maddelerine aykırıdır.


Öte yandan Yunan başbakanı bizim yönetime adalara 7 günlük geçici vize uygulamasını bir lütufmuş gibi sunuyor !....


Batı destekli bu yayılmacı politikaya karşı güncel dış politikamızın bağımsız-vatan çıkarlarını gözeten, bilgili, uyanık ve en az Lozan dönemindeki kadar yetkin ve liyakatli olması gerekiyor.



Kaynaklar :

Süheyl ÇOBANOĞLURU - BASAM Bşk.V.

(1) Kur.Alb.Necdet BELEN, “Ege Denizi ve Ege Adaları”, Harp Akademileri 1995, S.102

(2) Cihat YAYCI, “Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları), Türk Tarih Kurumu 2020, Takdim.2

(3) Doç.Dr.Salim GÖKÇEN, “Ege’de 12 Mil Türkiye Adına İntihardır”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü makale

95 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page