top of page

ARAPLAŞAN OSMANLI

Dinci çevrelerin doldurmasıyla Memlüklerin (1250-1517) elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık (24 Ağustos 1516) ve Ridaniye (22 Ocak 1517) savaşlarını yoktan yaratan Yavuz Sultan Selim bu savaşlardan zaferle ayrılarak 1517 yılında ''halifelik'' makamını üzerine alır. Ancak bu makam Osmanlıya hiçbir şey kazandırmadığı gibi, Osmanlının gerileme dönemine girmesinin de kilometre taşı olur.

Aslına bakarsanız iki farklı Osmanlı vardır. İlki halifeliğe kadar olan Osmanlı; diğeri ise halifelik sonrası Araplaşan Osmanlı İmparatorluğu...


''Araplaşan Osmanlı'' dedik ve günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti'nde bazı çevrelerde hala devam eden ''Arap hayranlığı'' dedik; bu konuyu biraz daha açalım.


Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler; zaten bu hep böyle olmuştur. Onlara ve sonradan ortaya çıkan bazı hadis kaynaklarına göre hilafet Hz. Peygamber'in mensup olduğu Arap Kureyş kabilesinin hakkıdır. Aslında Kur’ân-ı Kerîm’de hilâfet kelimesi yer almadığı gibi halife de terim anlamıyla geçmez; ancak halife, halâif ve hulefâ kelimeleri kullanılarak insanın Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğu sıkça tekrarlanır (el-Bakara 2/30; el-En‘âm 6/165; Yûnus 10/73; en-Neml 27/62; Fâtır 35/39; Sâd 38/26).


İşte bu sorunu çözmek ve Arapları Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur. Bu yol Mısır ve Arap diyarlarından seçilecek 2000 civarında ulemanın, mollanın, Ebussuud efendilerin İstanbul'a davet edilerek para, mal, mülk ve arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerinin sağlanması şeklinde olur.


İmparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir deyişle Türk İslam ve Müslümanlık anlayış ve inancını terk edip Arap İslamının benimsenmesi konusunda anlaşılır. Bu projeyi Araplar da destekleyince süreç başlar ve ne yazık ki sonrasında imparatorlukta, günümüzde de sinsi çabaların halen devam ettiği gibi, ''Türk'' kelimesi dahi geri plana itilir.


''Türküm'', ''Türkmenim'' diyen ''Kızılbaş'' diye aşağılanır ve kafası kesilerek katledilir. Bu dönemde yalnızca Sultan I. Ahmet'in sadrazam tayin ettiği (1606) Kuyucu Murat Paşa'nın Celali İsyanları sürecinde kendilerine ''Türküm'' ya da ''Türkmenim'' dedikleri için kafalarını kestirip kuyulara doldurduğu insan sayısı 158.000'dir. O yüzden de lakabı ''Kuyucu'' olmuştur.


Ne yazık ki Osmanlı'nın son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türklere karşı görmezlikten gelme ve bir anlamda zulümle geçer. Günümüz Arap mezhepçiliği ve tarikatçılığının temelleri işte o günlerde atılmaya başlanır. 1603 Yılına gelindiğinde artık ehli beyt Türk tekkeleri yasaklanıp kapatılır, yerine Halidi Nakşi Kürdi tekkeleri kurulur. Ve bu dönemde Kürtlere sayısız imtiyazlar sağlanır. 1839 Birinci Tanzimat Fermanı'na kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar.


Bu dönemde Türkler saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilir. Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için Arap mollaları fetvalarıyla Serdengeçti birlikleri yalnızca Türklerden oluşturulur ve kırdırılma amacıyla en ön safta savaştırılırlar. Ganimetten ülüş (pay) verilmez. Ganimeti saraydaki Arap mollalar ile işbirliği yapan Yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar.


Ordudan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilip kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak için de Kürtleşmeyi ana kurtuluş çaresi olarak görür. Bu aşiret ve boyların en büyükleri Avşarlar, Halaçlar, Bayatlar, Mukrılar, Koçgiriler, Beydilliler, Yıvalardır. Tarihimizde bunlara ''Ekrad Türkmenler'' yani ''Kürtleşmiş Türkmenler'' denir. Yine Kelkit'ten Hakkari'ye kadar olan bölgede yaşayan Kızılbaş-Alevi inancını benimsemiş olan Akkoyunluların büyük bir kısmı da İran'a gider.


Böylece yüzyıllar boyunca başımızı ağrıtacak sorunlar bu politikalar sonucu gelişir ve büyür. Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki ne halifelikten vazgeçebilir ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir. İmparatorluğu kuran asli unsur olan Türk ve Türkmenler dışlanmış mezhepçiliğe kurban edilmiştir. Mollalar başta matbaa olmak üzere bir sürü akıl almaz fetvalar vermeye başlayıp Osmanlı'nın Avrupa Rönesans'ını kaçırmasına neden olurlar.

Bunlar her defasında yeni bir fetva ile Osmanlının matbaaya kavuşmasını engeller. Batı aydınlanma ve rönesansı yakaladıktan 240 yıl sonra 1727 yılında İbrahim Müteferrika'nın çabalarıyla Osmanlı matbaaya kavuşur ancak bilgiye sahip olmada çok geride kalınmıştır; Avrupa çok öne geçmiştir.


Bu aşamada irdelenmesi gereken konu şudur; 1299'dan 1683 Viyana bozgununa kadar tüm savaşları kazanan başlangıçta Türk İmparatorluğu Osmanlı varken neden son 250 yıl girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de Sevr Antlaşması ile bölünen topraklarını kurtarmak için Kurtuluş Savaşı yapmak zorunda kalmıştır ?!? 1683 Viyana bozgunundan 1922 Sakarya Meydan Savaşı'nı kazanana kadar tüm savaşlarını neden kaybetmiştir ?


Şimdi şu soruyu soralım kendimize; halifelik uğruna Türk düşmanı Arap tipi mezhepçi politikalara dönülmeseydi koca bir imparatorluk batar mıydı ?!?


Bir başka soru; Yunus Emrelerin, Hace Bektaş-ı Velilerin, Pir Sultanların, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin İslamı İslam değil miydi ?!? Osmanlı kurucularından Edebalının, Akşemseddinin İslamı İslam değil miydi de Arap mollalara, Ebussuudlara teslim edip batırdık koca devleti ?!?


Çok şükür Atatürk çıktı da kurtardı bu öksüz Türk milletini esaret ve cehaletten, ama değerini bilen çok az değil mi ?!!!?


Uyan Türkiyem !!!



Kaynaklar

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/405386 - Osmanlı Devleti’nde Yörükler ile Yerleşiklerin Kavgası





45 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

KÜRT SORUNU ?

Opmerkingen


Yazar Hakkında
WhatsApp Image 2022-11-17 at 2.45.19 PM.jpeg

Muzaffer Haluk Hızlıalp 30.11.1962 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk öğrenimini Erenköy ve Yıldız İlkokullarında, orta ve lise öğrenimini Fransız Saint-Benoit Erkek Lisesi’nde, Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, lisans-üstü eğitimini ise İngiltere King’s College’ da tamamlamıştır.

#GunesInsan

Yeni bir çalışma yayınladığımda güncelleme almak için bloguma abone olun.

Teşekkur ederim!

bottom of page